İnsan hayatı, bir annenin ıztırâbı, kendisinin ise ağlaması ile başlar.
* * *
Hayat; beşik ve tabut arasındaki dar bir koridor ve iniş-çıkışlı bir yolculuktur.
* * *
Nefsine mağlup gâfil insanların dünyâlık evleri, âdeta yaşayan ölülerin âile kabristanıdır.
* * *
İnsan; maddesi ile değil, mânâsı ile mükerrem olduğu için, kulluğun kemâline de ancak rûhunun derinliği nispetinde erişebilir.
* * *
Gam, çile ve ıztıraplar, nefsânî temâyülleri zaafa uğratan ve neticede insan rûhunu inceltip yücelten en büyük müessirdir.
* * *
Bir gurbet diyârı olan bu dünyâya gelen her fâninin ömür takvimi, ölümle son bulur.
* * *
Ölüm; ne geç, ne de erken gelir. Ancak ve ancak tam vaktinde gelir.
* * *
Saâdetli bir ölüm, îman ve Kur’ân nurları, gönül feyizleri altında geçen bir hayatın mükâfaatıdır.
* * *
Ömrün hayırlısı, Allâh -celle celâlühû- yolunda geçen ve O’nun uğrunda harcanandır.
* * *
Allâh’ın rızâsına uygun düşmeyen bir hayat, çöllerdeki seraplara benzer. Hakîkatten nasipsiz bir hayalden ibarettir.
YORUMLAR