DERDİN DEVASIZI
İbn-i Sinâ’ya:
“–Dünyada devâsı olmayan bir dert var mıdır?” diye sorduklarında:
“–Derdin devasızı, demiş; iyinin kötüye muhtaç olmasıdır.”
KÜÇÜĞÜN, BÜYÜK CEVÂBI
Hristiyan din adamlarından biri, ülkemize gelerek küçük bir çocuktan kendisine o şehirdeki kiliseyi göstermesini ister. Kiliseye ulaştıklarında papaz:
“–Âferin çocuğum, yarın buraya gel de sana cennetin yolunu göstereyim.” der.
Çocuk, papazın niyetini sezerek:
“–Siz, kilisenin yolunu dahi bilmiyorsunuz. Cennetin yolunu nasıl bileceksiniz ki?” diye cevap verir.
NE ALIRSINIZ?
Çok şişman olan Yahya Kemâl, bir yokuşun sonundaki lokantanın önünde dinlenirken, içerinden çıkan garson:
“–Buyurun beyim. Ne alırsınız?” diye atılmış.
Yahya Kemâl, tebessüm edip:
“–Evlât, müsâade edersen biraz nefes alacağım.” demiş.
HERKES YANINDAKİNİ VERİR
Kendisine hakaret edilen Hazret-i Îsa -aleyhisselâm-’a Havârileri:
“–Niçin siz de ona karşılık vermediniz?” diye sorduklarında:
“–Herkes yanındakini verir. Onda olan benim yanımda yoktu.” demiş
KALBİNDE AŞK OLMAYAN
Nasreddin Hoca’ya bir adam gelmiş:
“–Eşeğim kayboldu.” demiş. Hoca da almış adamı yanına, kahveye gitmişler. Hoca:
“–İçinizde hiç âşık olmayan var mı?” demiş. Bir adam gerine gerine kalkıp:
“–Ben!..” demiş. Nasreddin Hoca, yanındakine dönüp:
“–Al, bu senin eşeğin.” demiş.
LAFI UZATANLAR
“–Lâfı uzatanlara ne yapmak lâzım?” diye Farabî’ye sormuşlar, şöyle demiş:
“–Uzun konuşanı, kısa dinlemeli.”
MEZAR ZİYÂRETİ
Bir Çinliye:
“–Mezarlarınıza koyduğunuz pirinçleri, ölüleriniz ne zaman yiyecek?” diye sormuşlar.
Çinli, başını kaldırmadan cevap vermiş:
“–Sizin ölüleriniz, koyduğunuz çiçekleri kokladığı zaman.”
YARIŞIN SONU
Bir ihtiyar, yaşlandığı için kendini yormamasını ve istirahat etmesini
isteyenlere şu cevabı vermiş:
“–Eğer bir yarışa katılmış olsaydınız, hedefinize yaklaştığınızda yavaşlar
mıydınız?”
YORUMLAR