Hâtıralar

Güzel Ahlâk

İç dünyasını ihlâs, istikamet, teslimiyet, muhabbet ve merhametle tezyin eden ve sâlihlerle beraber olmaya çalışan insanların ahlâkları da günden güne güzelleşir. Hakk’ın râzı olduğu huy ve davranışlar gelişir, güzel alışkanlıklar artar.

Bu güzel ahlâkın başında mâlâyânî, yani dünya ve ahrete faydası olmayan şeylerden yüz çevirmek gelir. Gıybet, hased, kin gibi mâsiyetler bir tarafa, faydasız söz ve işlerden dahî yüz çevirmek, kişinin mânevî kemal ve fazîletinin işaretlerindendir. Çünkü vakit kısadır, yapılacak iş çoktur. Günlerimizi boş sözlerle, faydasız meşguliyetlerle geçirmek yerine en güzel ve en ehemmiyetli işlere tahsis etmeliyiz. Sükût, boş konuşmaktan evlâdır. Hayırlı bir söz söylemek de sükûttan evlâdır. Kur’ân-ı Kerim okumak, zikirle meşgul olmak, dînî bilgilerdeki noksanlarımızı telâfî etmek için okumak ve düşünmek; bazı hayırlı sözlerden daha faziletlidir. Bunun için ne zaman, neyi, nasıl yapacağımızı düşünmeli ve çok kıymetli olan vaktimizi o an için en lüzumlu ve en güzel işlere tahsis etmeliyiz.

Riyâzât, mütevâzî bir hayat yaşamak, nefse her istediğini vermemek, kifâyet miktarı nefsi doyurmak, nefsi palazlandırmamaktır. Çünkü nefis dizgin altında olmazsa, serkeş bir at gibi binicisini uçurumdan yuvarlayıverir.

Güzel ahlâkın bir icabı da insanlarla güzel geçinmektir. Sevmeyende ve sevilmeyende hayır yoktur. Peygamber Efendimiz, ülfet eden ve ülfet edilen müminleri hayırla yâd etmiştir. Haksızlıktan, kul hakkından şiddetle uzak durmalıdır. Ahlâkı güzel olan insan yumuşak başlı, öfkesini yenen, hizmetlere koşan kimsedir. Evimiz, gönlümüz herkese her zaman açık olmalıdır. Misafir ağırlamanın bir ölçüsü yoktur. Kimi bir kahve ile misafir ecrine nâil olur, kimi sofrasına dâvet etmekle… Herkes gücü ve imkânları nispetinde misafirine ikram etmeye çalışmalıdır. Mühim olan gönüllere girmek… Bunun için de gayret lâzım. Dünya işi bile gayretsiz olmuyor.

Bir kişinin ahlâkı güzelleşirse, bu durum, bütün azalarından belli olur. Sûreti de, sîreti gibi güzelleşir.

Müslüman hayatı boyunca haramlardan ve şüpheli şeylerden uzak durmalıdır. Devamlı helâli aramalı, ihtiyatla hareket etmelidir. Çünkü haram ve şüpheli şeyler, insanın kalbini katılaştırır. İnsan zamanla ibadetlerinden tat almamaya başlar. Bunun için ağzımızdan giren lokmalarla, ağzımızdan çıkan sözlere çok dikkat etmeliyiz. İnsan, o lokmaların mâhiyetine göre davranışlarda bulunmaya başlar. Haramlardan uzak durmak, öncelikle haram lokmadan uzak durma ile başlar. Kişi kendisi için buna dikkat ettiği gibi, âilesine de haram ve şüpheli lokmalar yedirmemelidir. Ağzımızdan çıkan söz de çok mühimdir. Söz ağızdan çıktıktan sonra, yaydan fırlamış ok gibidir. Nerede duracağı ve kimi, nasıl vuracağı belli olmaz.

PAYLAŞ:                

Zahide Topcu

Zahide Topcu

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle