Tarih boyunca kadın; gerek âilesine ve gerekse İslâm’a hizmet etmekte büyük bir fedakârlık sembolü olmuştur. Onlar, âilelerinin bakım, terbiye ve hizmetlerini lâyıkıyla îfa etmenin ötesinde, dinin yayılmasında ve yerleşmesinde de tarihin şeref sayfalarına geçmiş pek çok hizmetlerde bulunmuşlar ve o kıymetli hâtıralarla yâd edilegelmişlerdir. İslâm tarihi, aynı zamanda bu güzide hanımların şanlı tarihidir. Tâ Peygamber Efendimiz’den itibaren günümüze kadar devam eden bu silsilede pek çok kadın kahramandan bahsedilebilir. Biz, bunlardan birkaç tanesini, siz değerli okuyucularımızla paylaşmak istedik.
Allah Teâlâ, bu kıymetli validelerimizin gönül ikliminden hisseler almayı bizlere de nasip eylesin. (Âmin...)
Şâire Hansa Hatun
Hazret-i Peygamber -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz zamanında, Amr’ın kızı meşhur Şâire Hansa, çok güzel kahramanlık şiirleri söylerdi. Câhiliye devrinde bir gün kardeşi bir savaş esnasında vefât etmiş, Hansa da günlerce yas tuttuğu kardeşinin ardından en içli ve en edebî şiirlerini dile getirmişti.
Müslüman olmasıyla birlikte İslâm dini, ona bambaşka bir ruh ve bakış açısı kazandırmış, onu üstün bir fedakârlık timsali hâline getirmişti. Bir kardeşinin vefâtına aylarca yas tutup mersiyeler söyleyen Hansa gitmiş, yerine dört evlâdını birden cenk meydanına şehit olmaları için gönderen Hansa Hatun gelmiştir.
Gerçekten Hansa Hatun, Kadisiye Harbi esnasında dört yavrusunu birden karşısına almış ve onları harbe hazırlayarak, tarihe geçen şu sözleri söylemiştir:
“– Benim kahraman evlâtlarım!..
Yemin ederim ki, siz aynı ananın ve aynı babanın çocuklarısınız. Ben, kocama ihanet etmiş bir kadın olmadığım gibi, babanız da mâzisi lekeli bir insan değildir. Siz böyle tertemiz bir mâziye sahipsiniz. Sizden isteğim, gireceğiniz savaşta bu asaletinize uygun bir cesaret ve celâdet göstermenizdir. İlk hücum eden sizler olacaksınız. Sizleri arkada değil, daimâ en ön safta çarpışırken görmeliyim. Kısacası, emir Allah’tan, kumanda Rasûlullah’tandır.”
Başka söze ne hacet!..
Bu sözlerden sonra çocuklarını ayrı ayrı kucaklayan Hansâ Hatun ilâveten şunları söylemiştir:
“– Ya İslâm’ın zafer bayrağını Kadisiye’de dalgalandıracaksınız veyahut da din uğrunda cihad ederek şehit olduğunuzu duyacağım.”
Bir annenin evlâdına karşı böyle kahramanca konuşması, orada bulunan diğer mücahitleri de coşturmuş ve Kadisiye’de kısa zamanda İslâm’ın zafer bayrağının dalgalanmasına sebep olmuştu. Nihayet Hansa Hatun, hasta yatağında iken dört oğlunun birden şehid olduğu haberi getirilince:
“– Yani ben şehit anası mı oldum şimdi?” diye sormuştu.
“– Evet...” dediler, “Hem de dört şehit anası!...”
Tekrar sordu:
“– Peki, zafer kimlerde?”
“– Zafer Müslümanlarda… Kadisiye’de şimdi İslâm’ın bayrağı dalgalanıyor.”
“– İslâm’ın bir zaferi için dört oğlum da feda olsun!..” diyen Hafsa Hatun ellerini kaldırarak şöyle yalvardı:
“– Yâ Rabbi!.. Bana emanet ettiğin dört kahramanı, yine dinin uğrunda feda etmiş bulunuyorum. Artık beni şehit anaları defterine kaydeyle!.. Benim için şehit anası olmak, kâfi ikramdır. Benden bunu esirgeme.”
Cenab-ı Hak bizleri de onlara yakın eylesin, âmin...
YORUMLAR