Enfeksiyon, mikroorganizmalarla oluşan iltihâbî hastalığa verilen addır.
Enfeksiyonlar, bazen iltihabın oluştuğu organ adıyla (sinüzit, tonsillit); bazen de doğrudan mikroorganizmanın adıyla isimlendirilirler (tüberküloz, kızamıkçık).
Hâmilelik döneminde geçirilen bazı hastalıklar, anne ve bebek açısından ciddî problemlere yol açabilmektedir. Hâmileliği planlayan bir kadın, hâmilelik süresince bu hastalıklara karşı korunup korunmadığını bilmelidir. Virüs denen mikroorganizmalarla meydana gelen enfeksiyonlar (viral enfeksiyonlar), annede basit nezle veya gribe sebep olduğu gibi; bebekte ciddî sakatlıklar oluşmasına da yol açabilir.
Anne karnındaki bebekte enfeksiyon olması; mikroorganizmanın cinsine, miktarına, annenin bağışıklık durumuna, gebelik haftasına, plasentanın (bebeğin eşi) sağlık durumuna bağlıdır.
Anne karnındaki bebek, içinde yüzdüğü sıvı (amniyon), plasenta (eş) ve annenin örtücü zarları ile; her türlü fizîkî, kimyasal, biyolojik zararlı tesirlerden korunmaktadır. Plasenta (eş), bir tür filtre görevi yapmakta, anne kanında oluşan koruyucu proteinleri bebeğe geçirerek onu hastalıklardan korumaktadır. Kendisi de bizzat koruyucu maddeler salgılayarak savunma sistemi gibi görev yapmaktadır.
Ayrıca amniyon sıvısı da, bazı bakteriler için öldürücü ya da üremelerini durdurucu maddeler içermektedir.
Bebek, anne karnında 8-10 haftalıkken, bu savunma mekanizmaları işlemeye başlar. Bütün bu koruyucu sisteme rağmen, annede oluşan bazı hastalıklar, bebeği etkileyebilmektedir. Bunların en önemlisi, kızamıkçıktır.
Kızamıkçık
Kızamıkçık, genellikle çocukluk ve gençlik döneminde geçirilen, damlacık yolu ile bulaşan, yüzden bacaklara doğru inen döküntülerin bulunduğu; nâdiren beyin ve eklem iltihabının geliştiği, ateşli bir virüs hastalığıdır.
Doğurganlık çağındaki bayanların % 6 - 25’i, bu virüse karşı duyarlıdır. Bir kez geçirildikten sonra, bağışıklık kazanılır. Çocukluk ve gençlik çağında hafif seyreden hastalık, hâmilelik döneminde, özellikle ilk 10 haftada, bebekte ciddî sakatlıklara, hatta ölüme sebep olabilir. Anne, hâmileliğin ilk haftalarında virüsü aldıysa; bebeğe bulaşma ihtimali %100 iken, ilerleyen aylarda bu oran gittikçe düşmektedir.
Bebeğin etkilendiği duruma, “doğumsal kızamıkçık hastalığı” denilir ve pek çok hayâtî organın etkilenmesi söz konusudur. Küçük göz, katarakt, göz iltihabı, göz tansiyonu, kalpte delik (kulakçık ve karıncıklar arasında), sağırlık, zekâ geriliği, küçük kafalılık, karaciğer-dalak büyümesi, gelişme geriliği, pıhtılaşmayı sağlayan hücrelerde azalma v.s. görülebilir.
Teşhis, laboratuar tedkikleriyle konulur.
Tedâvî: Bilinen bir tedâvîsi yoktur. Korunma esastır. Ülkemizde çocuk doğurma çağındaki hanımların % 85’i kızamıkçığı geçirmiş ve hastalığa karşı bağışıklık kazanmıştır.
Hâmilelik planlayan hanımların kızamıkçığa karşı duyarlı olup olmadıkları, tahlillerle tespit edilerek hassas fertlerin aşılanması gerekmektedir. Aşıdan sonra en az bir ay süreyle gebe kalınmamalıdır. Bu süreyi, 3 aya kadar uzatan hekimler de vardır. Hâmilelikte bu aşı yapılmaz.
Hâmile hanımların daha önce kızamıkçık geçirmediği anlaşılırsa, özellikle ilk 3 aylarında, yeni doğan bebeklerden, kreşlerden ve döküntülü hastalık geçiren çocuklardan uzak durmaları gerekmektedir.
Suçiçeği
Daha çok, çocukluk çağı hastalığıdır. Damlacık (ağız ve burun salgıları) ve döküntüler yolu ile geçer. Kreşler, çocuk bakım evleri ve okullarda yaygın olup çok bulaşıcıdır.
Basit soğuk algınlığı tablosunu takip eden dönemde, gövdeden başlayıp vücuda yayılan, kaşıntılı, ciltten kabarık içi su dolu kesecikler şeklinde döküntüler görülür. Yetişkinlerin %95’i su çiçeğini çocukken geçirdiği için, bağışıklık kazanmışlardır.
Hâmilelikte görülme ihtimali, 1/2000 (ikibinde bir)’dir. Özellikle hâmileliğin ilk aylarında (8-20. haftalar) suçiçeği geçiren anne adaylarının bebeklerinin %2’si, farklı organlarında sakatlıklarla doğabilirler. Bu duruma “doğumsal suçiçeği hastalığı” adı verilmektedir. Kol ve bacakların gelişmemesi, görmeyi sağlayan göz tabakalarının etkilenmesi, katarakt, ses telleri felci, merkezi sinir sistemi bozuklukları gibi ciddî sakatlıklar görülebilmektedir.
Teşhis, laboratuar tedkikleriyle konulur.
Hastalığın Seyri: Küçük yaşlarda hafif seyreden hastalık, erişkinlerde ağır seyredebilir. Beyin, akciğer, böbrek iltihabı, kanama bozuklukları, menenjit gibi tablolar ortaya çıkabilir.
Enfeksiyonu geçiren annelerin bebeklerinin birçoğu bu hastalıktan etkilenmez. Etkilenen bebeklerin üçte biri ya yenidoğan döneminde kaybedilir ya da ağır sakatlıklarla dünyaya gelirler.
Anne, doğuma çok yakın zamanda veya doğumdan sonra suçiçeği olmuşsa, bu enfeksiyonun bebeğine bulaşma ihtimali %17 civarındadır.
Bağışıklık sistemi tam gelişmemiş olan bebeklerde; kanlı döküntüler, ağır solunum sıkıntısı, akciğer, böbrek, beyin dokularında harabiyet ve bebek ölümü görülebilir (%14-31). Hâlbuki normal bir çocukluk çağında geçirilen su çiçeği salgınında ölüm, %1 civarındadır.
Tedavi: En etkin tedâvi yöntemi, korunmadır. Erişkinlerin çoğu bu hastalığı daha önce geçirdiği için, su çiçeğine karşı bağışıklıdırlar. Hâmileliği planlayan hanımlar, su çiçeği geçirip geçirmediklerini hatırlamıyorlarsa veya yapılan tahlillerde bağışıklı olmadıkları tespit edilirse, hâmilelik öncesi 1 ay ara ile 2 doz aşı yaptırmaları gerekmektedir. Aşı uygulamasından sonra, en az 1 ay süre ile hâmile kalınmamalıdır. Hâmilelik döneminde su çiçeği aşısı uygulanmaz.
Su çiçeği virüsünün, vücutta sinir köklerinde yıllarca sessiz kalıp, bağışıklık sisteminin zayıfladığı anda faaliyete geçmesiyle erişkinde oluşturduğu hastalığa, “zona” adı verilmektedir. Zona, tutulan sinir boyunca yayılan sınırlı, ağrılı, kaşıntılı bir hastalıktır. Annenin zona olması, bebek için risk oluşturmaz; ancak çocuklarda salgına sebep olabilir.
Hâmilelik döneminde geçirilen viral hastalıklar, elbette ki bunlarla sınırlı değildir. İnsan vücudu, virüs dışında da pek çok mikroorganizma ile karşılaşır. Meselâ, evcil hayvan besleyenlerin mâruz kalabileceği hastalıklar vardır. Kedi ve benzeri evcil hayvanların dışkısından, tükürük ve benzer salgılarından bulaşarak; anne karnındaki bebeği ciddi biçimde etkileyen, beyin hasarına, hattâ ölüme sebep olan bir enfeksiyon hastalığı da mevcuttur. Evcil hayvan besliyorsanız, temizliğini yaparken mutlaka eldiven takmalısınız. Hayvan beslemeyi, hâmilelik sonrasına da bırakabilirsiniz.
İnsan vücudu; bağışıklık sisteminin eşsiz yaratılışı ve mükemmel işleyişi sayesinde, mikroplarla her karşılaştığında hasta olmamaktadır.
Annede hastalık yapan mikropların hepsi, bebeğe bulaşıp onu etkileyemez. Zira bebek de muazzam bir şekilde korunmaya alınmıştır. Bu mikropların pek azı bebeğe geçmekte ve mikrobu alan bebeklerin de yine çok şükür ki, büyük çoğunluğunda bu etkilenme sınırlı kalmaktadır. Bu sebeple doğumlar, büyük bir nisbette sağlıklı olarak gerçekleşmektedir.
Pek çok hastalıkta olduğu gibi hâmilelikte de hasta olmadan tedbir almak, yani korunmak büyük önem arz eder. Aşılama yolu ile korunulan hastalıklar ve aşılar hakkında bilgi almak; bu hastalıklara karşı vücudun korunup korunmadığını tahliller yolu ile araştırmak, gerekiyorsa hâmilelik öncesi aşılanmak; kalabalık ortamlardan (kreşler, çocuk bakım evleri gibi) uzak durmak; şahsî temizliğe dikkat etmek; evcil hayvanların temizliğinde hassas ve titiz davranmak, koruyucu sağlıkta mühim olan hususlardandır.
YORUMLAR