İnsanoğlu, öyle muazzam bir sisteme sahip olarak yaratılmıştır ki, bütün organlar vazifelerini en ince ayrıntılarıyla hiç aksatmadan yapıyor. Organizmamızın işleyişi, vücudumuza dışarıdan aldığımız hava, su, yiyecek ve içeceklerin çeşitliliğine, kalitesine ve miktarına göre şekilleniyor. Kimimiz emânet olarak düşündüğü bedenini özenle beslerken, birçoğumuz dengesizce her önüne geleni yemekle meşgul...
Yapılan araştırmalar, birçok gıdanın beynin çalışmasını doğrudan etkilediğini göstermiştir. Öyle ki, güçlü bir hafızanın ya da unutkanlığın perde arkasında, gıdaların gizli olduğu gerçeği ortaya çıkmıştır. Günlük hayatta, imtihanlardan önce şeker veya çikolata yemek, geç saatlere kadar çalışacaksak masamıza bir kupa kahve koymak alışkanlık olmuştur. Böylece beynin enerjisinin ve dinamikliğinin artırılacağı düşünülür.
Beynimiz, sinir sistemimizin en önemli organı olmakla, sanki bir orkestra şefi gibi çalışır. Beynimiz, vücut ağırlığımızın sadece % 2-3 oranında bir ağırlığa sahiptir. Ama günlük ihtiyacımız olan 2.000-2.500 kalorinin % 30’nu harcamaktadır. Bu enerji ile vücudun sinirler vasıtasıyla edindiği bilgileri bir hücreden diğerine taşımayı sağlar. Bunu “sinirsel iletici” denilen kimyevî maddeler salgılayarak yapar.
Vücutta milyarlarca sinir hücresi bulunmaktadır. Beynimiz beden, duygu ve davranışlarla ilgili diğer bütün mesajları, bu kimyevî maddeler aracılığıyla diğer hücrelere gönderir. Şüphesiz beyin, bu ağır işleri yapmak için gıda maddelerine ihtiyaç duyar. Yediklerimizin besin değeri, kan yoluyla bütün vücuda yayılmadan önce, ilk olarak beyne ulaşır. Beyin, hangi gıdanın ne kadar yararlı olacağını bildiği için bu konuda çok seçici davranır. “Beyin bariyeri” denilen koruyucu zırh, beyine giren bütün gıdaları kontrol edip kendine faydalı olanları seçer, kalanları kan yoluyla vücudun diğer taraflarına gönderir.
Beynin bu seçici özelliğinden yola çıkılarak, birtakım araştırmalar yapılmıştır. Bunun sonucunda da bazı gıdaların beyin performansını artırıp, çalışma gücünü destekleyerek, unutkanlığa ve hafıza fonksiyonlarına iyi geldiği ispatlanmıştır. Hatta son araştırmalar, gıdaların türü kadar miktar ve kalitesinin de zihnî performansı etkilediğini ortaya çıkarmıştır.
Bunun yanında sâkinleştirici ilaçlar, ağrı kesiciler, alerjik ilaçlar, sigara, alkol, işlenmiş rafine gıdalar ve oksijeni düşük ortamlar, hafıza gücünü zayıflatmaktadır. Çok yağlı, ağır yiyecekler ise, kanın beyinden çekilerek sindirim sistemine yönelmesine sebep olup, yorgunluk, uyuklama, zihnî potansiyelde düşüşe sebep olmaktadır. Özellikle çocukların vazgeçilmezi olan çok şeker tüketimi, kola ve cipsin hâfızayı zayıflattığı, unutkanlığa sebep olduğu da ortaya çıkmıştır.
Günümüzde hızla yaygınlaşan Alzheimer hastalığının en önemli belirtisi, unutkanlıktır. Bazı yiyeceklerde bulunan “kolin” isimli maddenin, her gün yeterli miktarda alınmasının bu hastalığa iyi geldiği bilinmektedir. Ayrıca genç yaşlarda başlayan unutkanlığı önlemek için en çok kolin ihtiva eden şu gıdalar sıklıkla yenilmelidir: Yeşil yapraklı sebzeler, lahanagiller, karnabahar, soya fasulyesi, süt, yumurta sarısı, balık ve sakatatlar.
Proteinli gıdalarda bulunan “trozin” adlı aminoasit de hızlı düşünme, enerjik olma ve performansı arttırmada etkilidir. Bunun için güne bol proteinli (yumurta, süt, peynir gibi) kahvaltıyla başlamak gerekir. Yine karbonhidratlı yiyeceklerin (tahıllar, ceviz, fındık, badem gibi kuruyemişler, kuru meyveler, kuru baklagiller gibi) beynin enerji kaynağı olduğu hatırdan çıkarılmamalıdır. Bilhassa kuru kayısı, incir, üzüm, pekmez gibi glikoz bakımından zengin gıdalar, hâfızayı güçlendiren ve beynin tabiî enerji kaynaklarıdır.
Vitamin ve minerallerin beynin gelişiminde ve düzenli işleyişinde azımsanmayacak rolleri vardır. B grubu vitaminleri (kuru baklagiller, kırmızı et, süt ve ürünleri, balık, tavuk, yeşil sebzeler, yumurta, muz, kavun) beynin yorgunluğunu giderici ve hafızayı güçlendiricidir.
C vitaminince zengin (turunçgiller, kivi, domates, patates, çilek, yeşilbiber, brokoli…) gıdalar, özellikle antioksidan olmalarından dolayı sinir sisteminin düzenli işleyişinde önemlidir. Aynı tesiri E vitaminince zengin yiyecekler de yapmaktadır. Bunlardan bazıları; nebâtî (bitkisel) yağlar, yerfıstığı, ay çekirdeği, buğdaydır.
Hâfızamızı nasıl güçlendirebiliriz?
1997’de Madrid’de yapılan bir araştırma, yüksek hâfıza kapasitesiyle, meyve-sebze ve lifli gıdalardan oluşan bir beslenme tarzının doğrudan ilişkili olduğunu ortaya çıkarmıştır. Siyah erik, ıspanak, portakal, çilek başta olmak üzere sık sık meyve-sebze yenilmesi tavsiye edilmiştir.
Uzmanlar, zekâ gelişimine katkı sağlayan 10 gıdayı belirleyerek şöyle açıklamışlardır:
Patates: Kan şekerini dengeli bir şekilde yükselterek zekânın daha verimli çalışmasını sağlar.
Çilek: İçindeki fisetin maddesi, hâfıza kaybının etkilerini azaltıp, bunamayı geciktirmektedir.
Bitter Çikolata: Mg ve antioksidan içeriğiyle beyne oksijen taşıyarak daha aktif çalışmasını sağlar.
Üzüm Suyu: Dopamin salgılanmasını artırarak problem çözme yeteneğini geliştirir.
Yoğurt: Yoğurtta bulunan “trozin” isimli madde, hâfızayı kuvvetlendirir.
Fasulye: Lif ve proteinin bir arada alınmasını sağlayarak özellikle çocuklarda zekâyı açar.
Somon: Somon balığındaki Omega-3 yağları, hem beyni korur, hem de hafızayı güçlendirir.
Kırmızı ve turuncu renkli sebzeler: Domates, kırmızıbiber, havuçtaki antioksidan özellik, beynin daha sağlıklı kalmasını sağlar.
Yağsız Kırmızı Et: Tam bir demir deposu olmakla beynin gelişimi için çok yararlıdır.
Tahıllar: B vitamini kaynağı olması ve kan şekerini dengelemesiyle beynin düzenli işleyişinde önemlidir.
Bu bilgiler ışığında, yeme-içme düzenimizi yeniden gözden geçirerek hâfızamızı daha dinç hâle getirebiliriz. Özellikle yeşil çay alışkanlığı kazanmalı, meyve, sebze ve lifli gıdalarla dostluğumuzu artırmalıyız.
YORUMLAR