Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyuruyor:
“Allâh’ın nîmetini saymaya kalksanız, onu sayamazsınız. Hakîkaten Allah çok bağışlayan, pek esirgeyendir.” (en-Nahl, 18)
Çok bağışlayan ve pek esirgeyen Rabbimize nihayetsiz hamd ü senâ ederiz ki, bir kez daha nasip etti, üç aylara erişmemizi ve bir kez daha lûtfetti, ömrümüzün bereketlenmesine vesîle olacak bu rahmet mevsimini…
Lûtf-i İlâhî’nin en açık işaretlerinden biridir; mübarek “Üç Aylar”ın feyiz ve rahmeti… Ömürler bereketlenir bu ayda… Günler, geceler bereketlenir. Sırrın sahibi olan Allah, öyle bir sır gizlemiştir ki, böylesine mübarek günlere, gecelere; o gün ve geceleri değerlendirebilen kişiye, aylarca, hatta yıllarca ibadet etse de erişemeyeceği ecirler nasip eder.
Bize düşen vazife, kıymet bilmektir sadece… Rabbimizin ihsanda bulunduğu lûtufların kıymetini bilmek…
Kur’ân-ı Kerîm’i okumanın, namaz kılmanın, oruç tutmanın kıymetini bilmek gerekir. Her harfin, her âyetin, her sûrenin, her kıyâmın, her rükûnun, her secdenin, açlığın, susuzluğun kıymetini bilmek gerekir. Kıymetini bilmek gerekir; misli ile karşılık bulacağımız bu eşsiz deryânın…
Kıymeti bilinsin ki, gönüller demlensin. Kıymeti bilinsin ki, ömrümüze huzur, gönlümüze sürûr gelsin.
Bir Allah dostu şöyle buyurur:
“Güzel davranmak, güzel söylemekten daha güzeldir.” Güzel davranmanın vaktidir, üç aylar…
Vaktimizi güzel değerlendirmeli, bu ayları dolu dolu yaşamanın idrâki içinde olmalıyız her dâim... Ümmetin ayı olan Ramazan-ı Şerif’e gönüllerimizi hazırlamaya başladığımız Receb-i Şerif ayını hakkıyla ihyâ edebilmek için yapılması faziletli olan, tavsiye edilen taat ve ibadetleri sizler için derledik:
Ebu’d-Derdâ -radıyallâhu anh-, Receb-i Şerîf orucunun faziletini soran kişiye şöyle cevap vermiştir:
“Her kim Receb-i Şerifte nâfile olmak üzere, Allah Teâlâ’dan sevabını umarak ve ihlâslı bir niyetle O’nun cemâlini ve Zât’ını kastederek bir gün oruç tutarsa, o günün orucu Allah Teâlâ’nın gazabını söndürür. Cehennem kapılarından birini kendisine kapatır. Yer dolusu altın kendisine verilecek olsa, bu ona verilene denk olmaz. Hesap gününden evvel, dünyadan ona verilecek hiçbir şey, onun sevabını tamamlayamaz. O günün akşamında kendisine on tane makbul duâ verilir. Dünya ile alâkalı bir şey isterse, mutlaka ona verilir. Değilse Allah Teâlâ’nın velîlerinden, dostlarından ve seçkin kullarından en üstün duâyı yapanlara verilecek hayırların bir misli kendisine hazırlanır.” (Ebû Muhammed, el-Hallâl, no:8 sh: 58-60; eş-Şecerî, el-Emâlî, 2/96; Abdülazîz el-Kettânî, Fedâilü şehri receb, İbni Arrâk, Tenzîhü’ş-şerî’a, Savm: 42, 2/162; Abdülkadir el-Geylânî, el-Gunye, 1/323)
Rivayete göre, Peygamber Efendimiz’e gelerek:
“-Ben Receb ayının tamamını oruçla geçirmekten âcizim!” diyen bir pîr-i fânînin beyânına karşılık Rasûlullah Efendimizin şu tavsiyesi bizler için de güzel bir örnektir:
“Receb ayından ilk günü, ortasındaki günü ve kendisinden son günü oruç tut ki, o zaman muhakkak sana, tamamını oruçla geçirenin sevabı verilecektir.” (Abdülkadir Geylanî, el-Gunye, 1/331; Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/141; Zebîdî, İthâfü’s-sâde, 3/422)
Buna benzer bir oruç şekli de, “Eyyâm- Bîz” oruçlarıdır. Yani, Kamerî ayların 13, 14 ve 15. günlerinin peşpeşe oruçlu geçirilmesi… Bu şekilde oruç tutma alışkanlığı olan kimselerin, Receb-i Şerif ayında bu oruçları tutmaları hâlinde, bire on misli sevap kabîlinden, ayın tamamını oruçlu geçirmiş kimselerin sevabına ulaşmaları umulur.
Receb-i Şerif ayının 27. gününün fazileti ve ibadeti ile ilgili de muhtelif rivayetler vardır:
“Receb ayında bir gün ve bir gece vardır ki, o günü oruçlu, gecesini de ibadetle geçiren kişi, yüz seneyi (nâfile) oruç, yüz seneyi de (nâfile gece ibadeti ve) kıyamla geçirmiş gibi olur. O gün, Receb’in bitmesine üç gün kaladır. Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de o gün (peygamber olarak) gönderilmiştir.” (Beyhakî, Fedâilü’l-evkât, no:11, sh: 95-96; Abdülkadir el-Geylânî, el-Gunye, 1/332; İbn-i Hacer, Tebyînü’l-aceb, sh: 58)
“Her kim Recebin yirmi yedinci günü oruç tutup, o gün sadaka verirse, Allah Teâlâ orucuna karşılık o kişiye bin hasene ve iki bin köle âzâdı (sevabı) yazar.” (el-Cami’u’ş-şâfî fi’l-va’zı’l-kâfî, Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/141)
Receb-i Şerif ayında otuz rekâtlık nâfile namaz tavsiye edilmiştir:
Selmân-ı Fârisî -radıyallâhu anh-’dan nakledildiğine göre, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Receb ayının hilâlini görünce, Selmân-ı Fârisî -radıyallâhu anh-’a hitâben şöyle buyurmuştur:
“-Ey Selmân! Erkek ve kadın mü’minlerden biri, Receb’de otuz rekât namaz kılsa, her rekâtında bir Fâtiha, üç İhlâs ve üç Kâfirûn sûrelerini okusa, Allah Teâlâ onun günahlarını siler ve ona ayın tamamını oruç tutmuş gibi sevap verir. O kimse gelecek yıla kadar namazlarını (bırakmadan) kılanlardan olur. Ve her gün için Bedir şehidlerinden bir şehidin ameli miktarı ameli yükseltilir. Receb ayında tuttuğu bir gün oruç için bir senelik ibadet sevâbı yazılır. Derecesi bin kat yükseltilir. Eğer Receb ayının tamamını oruçlu geçirse ve bu namazı kılsa, Allah Teâlâ onu Cehennemden kurtarır, Cennete lâyık kılar ve orada Hakk’ın yakînından olur. Bunu bana Cebrâil -aleyhisselâm- şöyle bildirdi:
«-Yâ Muhammed!.. Bu namaz, Sizinle müşrikler ve münâfıklar arasında bir alâmettir. Çünkü münâfıklar bu namazı kılmazlar.»” (Abdülkadir Geylânî, el-Gunye, 1/180-181, Detaylı bilgi için bkz. Yusuf Demireşik, Üç Aylar, Mübarek Gün ve Geceler, sh:148-150)
Abdullah bin Zübeyr -radıyallâhu anhümâ- şöyle demiştir:
“Bir kimse, Allah Teâlâ’nın ayı Receb ayında bir mü’min kardeşini, gam ve üzüntüden kurtarırsa, Allah Teâlâ, ona Firdevs Cennetinde gözünün görebildiği kadar büyük bir saray ihsân eder. Dikkat ediniz!.. Receb ayına hürmet ve ikrâm ediniz ki, Allah -azze ve celle- bin türlü kerâmetle size ikram ve ihsân etsin.” (Abdülkadir Geylânî, el-Gunye, 1/178)
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurmuşlardır:
“Bir kimse, Receb ayında sadaka verse, onu, yuvasından çıkan ve yaşlanıp ölünceye kadar havada uçup giden karganın yuvasından uzaklaştığı kadar Cehennem’den uzak eder.”
Bazıları, karga beş yüz yıl yaşar, demişlerdir. (Abdülkadir Geylânî, el-Gunye, 1/178)
Ayrıca muhtelif hadîs-i şerîflerde Receb ayında sıla-i rahimde bulunmak, hasta ziyaretinde bulunmak, cenaze namazına iştirâk etmek, yetime ikramda bulunmak, Kur’ân-ı Kerîm’i hatmetmek ve çokça tevbe-istiğfarda bulunmak tavsiye edilmiş, büyük ecirlere vesile olacağı bildirilmiştir.
Rabbimiz, Receb ayında tâat ve ibadetlerimizi ziyadeleştirmeyi, her ânını şuurlu bir şekilde geçirmeyi ve bu bereketli ayı, hakkıyla ihyâ edip rızâsına kavuşan kullarından olmayı cümlemize nasip etsin. Peygamber Efendimizin Receb-i Şerif ayına girdiği ilk günden itibaren yapmaya başladığı duâ ile Rabbimiz’den niyaz ediyoruz:
“Ey Rabbim! Receb ve Şaban ayını bize mübarek kıl ve bizi Ramazan ayına ulaştır.” (İbn-i Hanbel, Müsned, I, 259)
YORUMLAR