Kestane ağacı büyük olur. Dalları, gövdesinden uzak noktalara kadar uzanabilir. Dalın üstündeki kestaneler de, gerek rüzgarın etkisiyle, gerekse dalların gövdeden uzakta olması sebebiyle gövdeden alabildiğine uzaklara dökülür. İşte yoldan geçip giden bir zavallı, eğer yerden topladığı kestaneler için, başını kaldırdığında ilk gördüğü dallara minnet duyar ve teşekkür ederse yanılır, aldanır. Kestaneyi îmâl eden, onu güneş ve topraktan aldığı gıdalarla besleyen ağacın gövdesini görmemiş olur.
Öyleyse ey yolcu, sen de elindeki nimetler sebebiyle kendin gibi âciz olanlara minnet edip, bel bükme!.. Nîmetin asıl sahibini unutma ki, kula kulluktan kurtulasın!..
* * *
Tesbihi kopan dervişin zikri, dökülen taneleri toplamaktan ibârettir. (Tesbihin ipinin, insanı Allâh’a yaklaştıran bir «Hablullâh» olduğuna dikkat etmelidir.)
* * *
Allâh ile kul arasında perde olmaz. Allah, kuluna her zaman aynı mesafededir. Kur’ân-ı Kerîm’de de beyân edildiği üzere, Cenâb-ı Hak, kuluna şahdamarından bile yakındır. Ancak perdeler, kul ile Allah arasındadır. Zîrâ kulun işlediği her günah, Allah ile arasına bir gaflet perdesi çeker. Kulun, Rabbine yaklaşması işte bu günahlardan oluşan perdeleri, istiğfar ve tevbe ile yok etmesi sayesinde mümkündür.
* * *
Hakk’a gönül verip hakkı sevmeli
Teslim olup O’nu vekil etmeli
Elbet “Kula Allah yeter!” demeli
Böylece huzûra ermeli dostum
* * *
Mü’min nazarı ibret olmalı
Hem dahî kelâmı hikmet olmalı
Sükût hâli ise tefekkür kardeş
Bu üç hâl ile kemâl bulun demişler
* * *
Sözlerin ahsen olsun, hüsn ile et kelâmı
İşlerin muhkem olsun der Allâh’ın kelâmı
* * *
Karar kıldım hep sözümde durmaya
Gerekirse nefse yumruk vurmaya
Kalkmak için seher vakti namaza
Karar verdim saatimi kurmaya
İrfan Öztürk
YORUMLAR