10) Gününü plânlamalı, evden abdestli çıkmalı, vaktini namaz saatlerine göre tanzim etmelidir. Bu, her birimizin hayatında berekete vesîle olacaktır. Farz namazlara ilâveten nafilelere de ağırlık vermek, bilhassa gençlik çağında çok kıymetlidir. Kuşluk vaktinde kılınan iki rekât namazın “günün sadakası olduğu” hadîs-i şerîf ile sâbittir. (Bkz. Müslim, Müsafîrîn, 84)
11) Günlük bir hizb (5 sayfa), bir cüz (20 sayfa) yahut meşguliyet durumuna göre bir miktar düzenli Kur’ân-ı Kerîm okumak.
12) Ömründe en az bir kez Kur’ân-ı Kerîm meâlini okumak.
13) Ömründe en az bir kez -muhtasar yahut külliyât şeklinde- bir hadis kitabı okumak.
14) Ömründe en az bir kez baştan sona bir ilmihâl kitabı okumak
15) Örnek şahsiyetlere dâir biyografi ve hâtırat türünde yazılmış kitaplar okumak.
16) Tarih okumaları yapmak. Bilhassa dînî, millî ve târihî konularda istikameti düzgün insanların yazdığı tarih kitaplarını okumak, incelemek, tahlil etmek.
17) Aylık bir ya da birkaç dergiye abone olmak yahut dijital dergi platformlarından dergileri takip etmek. Bilhassa tematik yayın yapan dergileri kaçırmamak.
18) Podcast, canlı yayın, video kaydı gibi dijital platformlarda sunulan müsbet muhtevalı sesli dergi, sesli kitap, sesli makale, gazete gibi yayınlara erişip takip etmek. Bilhassa yolculukta yahut bir iş tutarken bu tür meşguliyetleri artırmak. Bu, vakti verimli kullanma becerisine de sahip olmak mânâsına gelecektir.
19) Arkadaş ya da uzman gruplarla kitap ve film kritikleri yapmak. Belgesel yayınlarını takip etmek. Film sektörünün mesaj vericilikteki tesirini göz ardı etmemek.
20) Tarihî mekân ve müze ziyaretleri yapmak, hattâ bir rehber eşliğinde bu gezileri organize etmek.
21) Tefekkür gezileri, tabiat yürüyüşleri, gezi rotaları oluşturmak.
22) Sık sık kütüphanelere, kitapçılara gitmek, şehirlerde yapılan kitap fuarlarını kaçırmamak.
23) Kendi lisânına hâkim olmakla birlikte bir yabancı lisan öğrenmek. Bu, günümüzde gerek artan savaşlar ve göçler neticesinde yabancılarla münasebetin artması, gerekse uzaktan eğitim gibi imkânlarla çok daha mümkün ve kolay.
24) Bilhassa âilemiz, yakın çevremiz ve sürekli iletişim ve irtibat hâlinde olduğumuz insanlarla aslâ, ama aslâ siyaset, spor, mezhep gibi “tefrika”ya sokan, kırıcı tartışmalara girmemek. Bu, hem bizi, hem karşı tarafı ciddi mânâda zayıflatacak ve münasebetlerde belki de tamiri imkânsız yaralar açacaktır. Ancak bu, onlarla mâkul seviyede konuşup kendi duygu ve düşüncelerimizi savunmamıza, fikirlerimizi ifade etmemize engel değildir.
25) Kur’ân kelimeleri ile okuyup yazmak. Dilde sadeleşme gibi akımların ürettiği uydurma kelimelerin “büyüsüne” kapılmadan, Kur’ân’ın tefekkür ufkuna uygun kelimelerle konuşmak, okumak, yazmak. Maksatlı ve sinsice kurulan bu ve benzeri tuzaklara düşmemek.
Tavsiyeler çoğaltılabilir. Herkes kendi gönül ufkuna göre yaşadığını tavsiye edebilir. Bundan 10-20 sene sonrasını görmek istiyorsak, bugünün gençlerine ve ne ile meşgul olduklarına bakmalıyız.
Unutmayalım, Hazret-i Mûsâ da, Firavun da bizim içimizde saklı... Yeter ki, biz farkına varalım. Gençleri eşleştirip sindirmek yerine ellerinden tutup, azim ve sebatla, hak, hayır ve istikamet üzere ilerlemelerine yardımcı olalım. Ancak bu sayede güven içinde gözlerimizi kapayabiliriz.
YORUMLAR