-Türkiye’de 1975’ten bu yana boşanmalar bir milyonu aştı.
-Bugün yapılan iki evlilikten biri boşanma ile sonuçlanacak…
-1983’te doğan (ve bugün 26 yaşında olan gençlerin) % 45’inin anne-babası boşanacak…
-Boşanmış bu anne-babalardan % 35’i ikinci evliliklerini yapacak, bunlardan da % 20’si ikinci eşlerinden de ayrılacak…
-Türkiye’de evliliklerin hemen hemen yarısı, ilk 7 yıl içerisinde sona eriyor. Bu da doğan çocukların üçte birinin daha on sekiz yaşına gelmeden anne veya babasından biri ile yaşamaya başlayacağını gösteriyor.
-Bu tablo gösteriyor ki, ailelerimiz alarm veriyor.
-Maalesef çocuklarımız, çok küçük yaşlarda “boşanma”nın ne demek olduğunu duyuyor, öğreniyor.
-Özellikle âile içinde şiddet, alkol, kumar vb. sebepler varsa, yuvaların yıkılışı kolaylaşıyor.
-Âile içinde anne-babanın birbiri ile kavga ediyor olması bile çocuklar için sıradanlaşabilir. Çocukları yıkan asıl unsur, anne veya babadan birinin evi terk etmesidir. İşte o zaman, çocuk boşanmayı asıl mânâsıyla anlar ve büyük bir sarsıntı geçirir.
-Çocuklar, anne ve babalarının ayrılmalarına her yaşta farklı tepkiler gösterirler. Hatta okul öncesi çağdaki çocuklar bile bu tepkilerini gözle görülür bir hâle getirebilirler. Meselâ parmak emme, yatağı ıslatma, tutturmalar, anne ve babaya vurma, anne babaya aşırı düşkünlük gösterme ve eskiden sevilen bir oyuncuğa yada nesneye tekrar bağlanma bunun ipuçlarındandır. Daha ileriki yaşlarda ise, yaşa, cinsiyete ve yetiştiği çevreye göre farklı tepkiler gösterebilir, daha hırçın, daha kavgacı ve itaatsiz davranışlara meylederler.
-Çocukları asıl sarsan husus, yaşadıkları “korku”lardır. Artık çocuk, her an annesi veya babası tarafından da terk edileceğini, hayatta yalnız kalacağını, kendisini terk eden anne veya babası tarafından eskisi gibi sevilmeyeceğini vs. düşünerek korkar. Bu korku, hayata karşı her geçen gün biraz daha içine kapanık hâle getirir. Bazen de onu çevresine karşı saldırganlaştırarak intikam almaya yönlendirebilir.
-Yaşadıkları buhranı atlatmak için hayal dünyasına sıkça dalmaya başlarlar.
-Anne-babalarının ayrılmasını ve içlerinden birisinin evi terk etmesini kendi suçu olarak görmeye başlar. Çünkü annesine de, babasına da suç yakıştıramaz.
-Anne ve babasının ayrılmasının üzerinden onlarca yıl geçmiş olsa da, onlar başka kimselerle evlenip yuva kurmuş olsalar da, çocuk en azından hayalinde onları bir araya getirir ve eski, mutlu günlerindeki gibi bir arada yaşayacaklarını düşünür.
-Kısacası boşanmalar, çocukları, yaşadıkları hayatın gerçeklerinden uzaklaştırır, ya daha pasif ve içine dönük bir hâle getirir ya da saldırgan ve intikamcı… Ama onlar, aslâ eski çocuklarımız değillerdir.
YORUMLAR