Evimizin içerisindeki melekleri hiç düşündük mü? Âilemizden başka varlıkların da evimizin içerisinde olduğunun farkında mıyız? Melekler nûrânî varlıklar olduğu için, onların bir ağırlığı veya kapladığı bir yerin olması düşünülemez. Evimizde huzur hâkim olduğu müddetçe, melekler evimizde daimî misafirlerimiz olurlar.
* * *
Meleklere îmânın gündelik hayatımızdaki fonksiyonlarına bir daha göz atmalıyız.
Bilindiği üzere Cenâb-ı Hak, Peygamber Efendimiz vasıtasıyla, Cebrâil ve Mîkâil gibi büyük meleklerin dışında da birçok meleğin var olduğunu bizlere haber vermiştir. Bizim sağımızda, solumuzda iyilik ve kötülüklerimizi yazan “kirâmen kâtibîn” melekleri, bizi her an koruyan “hafaza melekleri”, ilim öğrenmeye gidenlerin ayaklarının altına kanatlarını seren melekler, Allâh’ın isminin zikredildiği meclisleri arayıp bulan ve bu toplulukların üzerine ilâhî rahmet indiren melekler, yerden göğe, gökten yere rahmet, duâ, zikir, istiğfar ve salavât taşıyan melekler vesâire…
Aslında meleklere imân, “imanın şartlarından biri”dir. Îmân edilmesi gereken bu melekler, hemen hepimizin isimlerini rahatça saydığı dört büyük melekten ibaret de değildir.
O hâlde, etrafımızı kuşatan diğer meleklerle de tanışmalıyız. Meleklerle selâmlaşmalıyız. Meleklerle dostluk kurmalıyız. Onlar, Cenâb-ı Hakk’ın emri ve izniyle hep bizim yanımızda, yakınımızdadırlar. Zor zamanımızda, rahat zamanımızda, savaşta ve barışta, mağlubiyet ve gâlibiyet hengâmında, namaz kılarken, bir hayır işlediğimizde, uyurken yatağımızın başucunda, evimizde, arabamızda… Velhâsıl her gittiğimiz yerde, her bulunduğumuz mekânda…
Melekleri göremiyoruz, fakat görmeden îmân ediyoruz. Melekleri, evlerimizde misafir etmekten bahsettik. Günümüz insanı, melekleri ihmal ediyor. Evimizdeki sevgi, saygı ve merhamet sayesinde onlar da evlerimizin misafiri olurlar. Fakat daima gönüllerin kırıldığı, merhamet yerine acımasızlık ve zulmün, şefkat yerine gaddarlığın, sevgi ve hürmet yerine katı kalpliliğin hüküm sürdüğü evlerden de önce melekler çekilirler. Terk ettikleri yerden giderken yanlarında bütün rahmet, mağfiret, bereket, muhabbet ve şefkat kırıntılarını da alıp giderler. Geride kuru, kupkuru mekânlar kalır.
Evimizden şehir dışına bir yerlere seyahate çıkacağımız zaman evimizin her yerini kontrol ederiz, çok dikkatli bir şekilde hazırlanır çıkarız. Bir taraftan da aklımızda, biz yokken evimizde ne olabileceği endişesini taşırız. Aslında bütün teslimiyetimizle “Allâh’a Emânet” ederek evimizin kapısını kilitleyebilsek ve bu kapının mânevî anahtarını hafaza meleklerimize teslim edebilsek ne kadar rahatlayacağız!.. Gidip döndüğümüz süre içinde içimizi yiyip bitiren endişelerden kurtulmuş olacağız.
Ardından kapının kilidini besmeleyle açıp kapıyı aralarken evdeki meleklere “selâm” verip girsek, ilk onlara “merhaba” desek… Önce onları, ayaklarındaki rahmet ve şefkat tozlarıyla evimize dâvet etsek… Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de boş evlere girerken selâm verip girerdi. Çünkü o evlerin, içinde insan bulunmadığı zamanlarda da “boş” olmadığının farkındaydı. Orada var olan ve bizim dünya gözüyle görmediğimiz melekleri tanıyor ve bize de her an melekleri hatırlamamızı öğretiyordu. Evde, işte, yolculukta, tek başımıza kaldığımızda veya kalabalıkta her an yanımızda meleklerin olduğunu fark etmek, bunu düşünmek, hayatımıza bambaşka bir derinlik katıyor. Sanki bulunduğumuz mekânın birden bire havası değişiveriyor. Bir bardak su içerken besmele çekiyoruz ve aslında sudaki meleklerle tanışıyoruz.
Evimizde, âilemiz ile birlikteyken melekleri yanımızda hissedip konuştuğumuzda, sohbetimizin tadı değişiveriyor. Melekler, bu şuurdaki âile yuvasına ayrı bir rahmet yağdırıyorlar ve evimiz huzur ve berekete kavuşuyor.
Aksine kavga ve gürültünün eksik olmadığı, hürmet ve muhabbetlerin zedelendiği yuvalardan önce melekler kaçışıyor. İnsanlar, kendilerinde ve birbirlerinde meleklerin sıcaklığını, merhamet ve şefkatini hissedemiyorlar artık...
O hâlde gelin, etrafımızdaki melekleri küstürmeyelim. Onların varlığına inanalım, onları sevelim ve bazı sırlarımızı onlarla paylaşalım. Göreceksiniz ki, tek başına kaldığınız zaman bile yalnız değilsiniz, etrafınızda ışıl ışıl parlayan melekler var, bir de o meleklerin sahibi!..
YORUMLAR