Pratik Bilgiler
Plân Yaparken Nelere Dikkat Etmelidir?
-Yapılacak iş, kimin tarafından yapılmalıdır? Bu işi yaparken yardım almak veya başkalarıyla işi paylaşmak mümkün müdür? Meselâ ev işlerinde insanın bütün işi kendisinin yüklenmesi, hem zahmetli, hem de yıpratıcıdır. İş yoğunluğu sebebiyle öncelikler kaybedilecek ve başkalarının rahatlıkla yapacakları işler yüzünden sadece bizim yapabileceğimiz işlere vakit kalmayacaktır. O yüzden çevremizde müsait kimseleri gözetmek, onların durumlarına göre iş paylaştırmak; hem zihnimizi rahatlatacaktır, hem de yükümüzü hafifletecektir.
Âile içindeki iş bölümünün bir faydası herkesin eşit derecede yük ve sorumluluk alması ise, bir diğer faydası da sorumluluk ve âidiyet duygusunun gelişmesidir. Bugün çocuk ve gençlerimizi, ev işlerinden uzak tuttuğumuz kadar onların sorumluluk duygusunun, tecrübe ve el becerilerinin gelişmesine mâni olmuş oluruz. Bu da onlar açısından iyilikten çok, kötülük demektir.
-Bilhassa uzun vadeli (aylık, üç aylık veya yıllık) plânlarda, kendimize dinlenme ve tatil zamanları bırakmamız gerekir. Her gün çalışılacakmış gibi düşünmek, aslında baştan bazı şeylerin aksamasına râzı olmak demektir. Aynı husus, günlük işler için de sözkonusudur. Ne zaman çalışacağımızı, ne zaman dinlenmeye vakit ayıracağımızı tam olarak tespit etmek ve mümkün olduğu kadar bu plâna riâyet etmek, iş verimliliğimizi artıracaktır.
-Yaptığımız plânlarda, hesap etmediğimiz aksilikler ve gecikmeler için de esneklik payı bırakılmalıdır. Meselâ âniden gelen bir misafir, yatılı kalan bir akraba vb. gibi zarurî sebepler, bazen ufak tefek değişikliklere yol açabilir. (Devam edecek)
İlk Yardım
En Çok Rastlanan Kazalar
Kaza istatistikleri gözden geçirildiğinde en çok rastlanan yaralanmaların kesilme, kemik kırıkları ve ezilme olduğu görülür.
Diğer bir grup kaza da yanık ve haşlanmalardır. Bu tür kazaların sebebi ise çoğunlukla dikkatsizlik ve cehâlettir.
Ölümle biten yaralanmaların başında, trafik kazaları ve yüksek yerden düşmeler gelmektedir.
Çeşitli şekilde boğulmalar, zehirli buharların solunması neticesinde meydana gelen ölümlü kazalar da diğer önemli bir husustur. Boğulmanın bir şekli olan havasızlık, oksijen yetersizliğinden ileri gelir. Buna, “Oksijen Azlığı” adı verilir.
İntihar, cinayet ve nadir olmakla birlikte içilen zehirler yüzünden ölümler de bu listeye eklenebilir. (Devam edecek)
Tadımlık
“Avrupa; Rönesans ve Reform ile başlayan yeni dönemde, bağnazlık ve hurâfelerle örülmüş geçmişine, bu kez başka bir aşırılık ile cevap verdi.
Kadın, erkek ile eşitlik dâvâsına sürülerek sokaklara, fabrikalara ve vitrinlere itildi. Şehvet mankeni hâline getirildi. Dün insan yerine konmayıp şeytan ve günahla alâkalandırılmışken şimdi de bir iş gücü yahut bir metâ, bir pazarlama unsuru olarak telâkkî edildi.
Erkek ile kadın arasındaki fıtrî «cezb-incizâb» kanunu sebebiyle, erkeğin kadına olan meyli istismar edildi. Kadınlara; güzelliğini teşhir etmek ve kadınlığını kullanmak sûretiyle kıymetli hâle gelme yolu, bir hürriyet olarak gösterildi.
Kadınlık için annelik ve yuvasının hanımefendisi olmak en büyük meziyet iken, sosyal hayatta erkeklerle rekâbete sokulan kadın, gitgide âileden uzaklaştırıldı. Anneliğe düşman hâle getirildi.” (Osman Nûri Topbaş, Sâliha Hanım, Yüzakı Yayınları, sh: 19-20)
DAĞARCIK
Bir Âyet
“Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir.” (el-Bakara, 134)
* * *
Bu âyet-i kerîme, Kur’ân-ı Kerîm’in tarihe ve hâdiselere bakış tarzının hülâsası gibidir. İnsanların, atalarının yaptıkları ile üzülmesi veya onlarla iftihar etmesi, câhiliye geleneğidir. İslâm, herkesin kendi yaptığı ameli ile baş başa kalacağı bir adâlet sistemini vaz’ eder. Hiç kimse, başkasının suçunun cezasını yüklenmeyeceği gibi; hiç kimsenin yaptığı amelin sevabı da gayret göstermemiş birisine verilmeyecektir. Herkes ne yaptıysa onu bulacaktır. Hem bu dünyada, hem de âhirette…
Bir Hadis
Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh-’ın rivâyet ettiğine göre, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
“Gece kalkıp namaz kılan ve hanımını uyandıran, uyanmazsa yüzüne su serpen erkekten Allah râzı olsun. Gece kalkıp namaz kılan ve eşini uyandıran, uyanmazsa yüzüne su serpen kadından Allah râzı olsun.” (Ebû Dâvûd, Tatavvu’, 18/1308; Nesâî, Kıyâmu’l-leyl, 5/1609; İbn-i Mâce, İkâmetü’s-Salât, 175/1336)
* * *
Gece ibadeti, Peygamber Efendimize farz, ümmetine sünnet-i müekkededir. Müslüman erkek ve kadınların birbirlerini hayır ve güzelliğe teşvik etmesi dînimizin öğrettiği güzel ahlâktandır. Âile içinde böyle bir ibadet heyecanı ve hayırda birbirine destek olma hâli, evliliği “huzurlu bir cennet yuvası”na dönüştürür.
Bir Beyt
Elif okuduk ötürü, Pazar eyledik götürü,
Yaratılanı hoş gördük, Yaratan’dan ötürü.
(Yûnus Emre)
Bir Kelâm-ı Kibar
“İki tür insan dâimâ açtır; ilmi arayan ve parayı arayan...”
(Yusuf İslâm)
YORUMLAR