Elma Deyip Geçmeyin!

Büyük meyve bahçelerini gezip görenimiz az olabilir, ama pazarlar, manavlar ve marketlerde itinayla dizilmiş, renk renk meyve ve sebzeleri görmeyenimiz yoktur. Öyle ki, yazın kış meyvelerinin, kışın da yaz meyvelerinin olduğu tezgâhlara bile rastlanabiliyor. Düşünecek olursak, Hazret-i Meryem -aleyhesselâm- vâlidemize, Rabbimizin sunduğu meyveler, aslında bizlere de çarşılarda, pazarlarda sunuluyor. Önemli olan binbir çeşit bu nimetlerin, kâinat sofrasında bizler için hazırlandığının tefekkürü içinde olmaktır. Hattâ bunları bir eczâne gibi hazırlayan Rabbimiz, çeşitli hastalıklarda kullanılmak üzere emrimize vermiştir. Yeter ki, kullanmasını bilelim.

İşte, çekirdeğine koskoca kimya fabrikalarının 10 mikrona küçültülen şifreleri yerleştirilmiş şifa kaynağı meyvelerden biri de elmadır. Elma, aşağıda terkibi verildiği üzere bol miktarda vitamin, organik asit ve mineral madde içermektedir. Zengin besin maddelerine sahip olması sebebiyle besleyici, bu besin maddelerinin çoğunlukla şifalı tesirleri sebebiyle de bazı hastalıkları tedavi edici özelliğe sahiptir.

Orta boy bir elma; 81 kilokalorilik bir enerjiye sahiptir. Bu elmada şunlar bulunur: Su % 84.1, karbonhidrat: % 2.1, lif: % 2.8, yağ: % 0.5, protein: % 0.3, potasyum: 159 mg, sodyum: 2 mg, C vitamini: 8 mg, kalsiyum: 10 mg, demir 0.25 mg ve diğerleri: A, E, B1, B2, B3, B6, B12 vitaminleri, folik asit, bor, silikon.

Kansızlık hastalarına müjde!

Terkibindeki hususî meyve şekeri ile doğrudan doğruya karaciğer hücrelerini korurken, meyve asitleri de karaciğerdeki kimyevî faaliyetlerde yapıtaşı rolü oynar. Elmada bulunan +2 değerlikli demir, kansızlık hastaları için ilaç olarak verilir. Hattâ demiri +2 değerinde tutmak çok zor olduğundan, ayrıca C vitamini de verilir. Elmanın kökleri vasıtası ile topraktan aldığı Fe iyonunu indirgeyerek +2 değerli Fe hâline getirmesi, başlı başına bir mûcizedir.

Zira böyle bir faaliyet, şüphesiz insanoğlunun faydasınadır.  Üstelik +3 değerli demiri, +2 değerli demir hâline indirgemek, fevkalâde zor bir kimyevî iştir ve bir elmada bulunan iki değerli demir, milimi milimine bir insanın günlük demir ihtiyacı kadardır. Elma, terkibinde taşıdığı bikarbonat iyonları sayesinde sindirimi kolaylaştıran tek meyvedir. Elmada, suda eriyen vitaminlerin tamamı mevcuttur. Yüksek miktardaki C vitamini bir insanın günlük C vitamini ihtiyacına denktir.

Elmanın bağırsakları düzenleyici tesiri

Elmanın etli kısmında bulunan “pektin” maddesi, bağırsaklar içerisinde sünger vazifesi görmektedir. Bu madde, bağırsak suyunu ve zehirli bağırsak ürünlerini emer ve süratli bir şekilde ağrıyı dindirir. Böylece kolik sancıları yok eder.

Elma gibi birçok meyvenin sindirilmeyen selülozlu posa kısmında bulunan pektin maddesi, vücudumuzda bulunan kolesterolden meydana gelen safra asidini bağlar. Ne kadar çok safra asidi pektin vasıtasıyla yok edilirse, o kadar çok kolesterol kandan çekilerek safra asidine dönüştürülür. Böylece kandaki zararlı olabilecek kolesterol azaltıldığından, kalp ve damar hastalıklarına karşı korunmuş olunur.

Beş yıl öncesine kadar pektinlerin, dışkılarla olduğu gibi dışarı atıldıkları düşünülüyordu. Hâlbuki pektinlerin rolü saymakla bitmez. Molekülleri, iyonlar (bakır, magnezyum, kalsiyum) su ve küçük organik moleküllerden oluşur. Böylece mineral dengemizi temin edip, bağırsağımızda kısa zamanda sindirilemeyen tanecikleri küçülterek mayalayan flora’nın kalitesini değiştirirler. Pektinlerin bu tür tesirleri, yalnızca birkaç yıldan beri bilinmesine rağmen çok mühim görülmektedir.

Elmanın terkibindeki “tanen” asidi ise, bağırsaktaki bazı bakterilerin gelişmesini önler ve bu bakterilerden kaynaklanan ishali ortadan kaldırır.

Elma nasıl yenmelidir?

Elma, sadece çiğ olarak değil, pişmiş ve kızarmış olarak da yenmektedir. Fakat en doğrusu, çiğ yemektir. Elma, hiçbir zaman soğuk ve çabuk yenmemelidir. Aksi takdirde mide ve karaciğer ağrılarına sebep olabilir. Bunun için oda sıcaklığında ılımış hâlde yenmelidir.

Elma, mutlaka kabuğu soyulmadan yenmelidir. Cenâb-ı Hak -celle celâlüh-, meyve, sebze vs. ürünlerin atmosferle temasta olan dış yüzeylerini, hastalık yapıcı mikroplardan korumak için çeşitli kimyevî maddelerle donatmıştır. Bu kısmın soyulup atılmasıyla, o meyvenin şifâlı tesirinden ve gıda değerinden tam olarak faydalanılmamaktadır. Meselâ elma kabuğunda C vitamini miktarı, etli kısmına nazaran 6 kat daha fazladır. Bir başka ifadeyle kabuğu soyulmamış bir elmadan aldığınız C vitaminini, ancak kabuğu soyulmuş 6 elmadan alabilirsiniz. Elmanın kabuğunu soyma ihtiyacı, daha çok üzerine bulaşan tarım ilacı kalıntısından ileri gelmektedir. Bu kalıntı, ılık su ile yıkanıp temiz bir bezle silinerek ortadan kaldırılabilir. Hatta atasözlerimizde “Armudu soy da ye, elmayı say da ye!” denmiştir.

Bir diyet şekli

Çok sağlıklı bir insanın dahî hiç değilse ayda bir uygulayacağı bağırsak diyeti:

Kahvaltıda, yarısı limon suyu, diğeri elma suyu olmak üzere bir bardak içilir. Hazırlanan su, ılık olmalı ve yudumlanarak içilmelidir. Öğleden önce 1 veya 2 elma, kabuğu ile birlikte yenmelidir. Öğleyin elma kabuklarından yapılmış çay içilir ve 2 tatlı kaşığı bal yenir. Bundan 1-2 saat sonra, 3-4 elma, kabuğu ile birlikte yenir. Öğleden sonra saat 13:00-15:00 sıralarında bir bardak taze elma suyu içilir. Bunu takiben bir tabak sıcak elma marmelatı, 2-3 tatlı kaşığı balla karıştırılarak yenir.

Elmanın faydaları

Prof. Ahmet Güncan, elmanın faydalarını çok güzel özetlemiştir:

Elma, kan dolaşımı hastalıklarına, kalp rahatsızlıklarına ve damar hastalıklarına karşı iyi gelmektedir. Elma; demir, fosfat ve sodyum bikarbonat ihtiva etmesi sebebiyle sinirleri kuvvetlendirici ve kan yapıcı özelliğe sahiptir. Yüksek ateşe ve iltihaplı hastalıklara karşı elma şu şekilde uygulanmaktadır:

Bir bardak suya 5-10 gr. elma kabuğu konur ve hafifçe kaynatılır. Bu şekilde hazırlanan çaydan günde birkaç kez içilir. Sinirleri teskin etmek ve rûhî gerginliği gidermek için elma, kabukları soyulmadan küçük parçalara ayrılır ve yarım litre kaynar suya konulur. Bir saat dinlendirildikten sonra 2-3 çay kaşığı bal ilâve edilir ve yudumlanarak içilir. İçerisindeki elma dilimleri ise yenir.

Grip, öksürük, ses kısıklığı, uykusuzluk ve yüksek kolesterole karşı orta büyüklükte 3 adet elma doğranır ve bir litre suda haşlanır, süzülür ve her yemekten sonra birer bardak içilir. Böbrek ve mesâne taşlarını düşürme gayesiyle; bir çay bardağı dolusu yaş veya kuru elma kabuğu, 1 litre suda 10 dakika kaynatılır ve süzülür. Her sabah bu sudan ısıtılarak birer bardak içilir. Böylece sancı hafifler ve taş daha kolay düşer. Hanımların çoğunun sıkıntısı olan yüzdeki sivilceleri yok etmek maksadıyla; elmanın kabuğu soyulmadan suyu çıkarılır ve bir pamuğa emdirilerek temizlenmiş sivilceler üzerine tatbik edilir. Bu işlem, günde birkaç defa tekrarlanmalıdır. Sonuçta sivilceler yavaş yavaş kaybolur.

Bütün romatizma ve karaciğer hastalıklarına karşı, ayrıca erken yaşlanmayı önlemek için doktorun düzenleyebileceği bir “elma diyeti” uygulanmalıdır. Egzama tedavisi için bol miktarda elma yenerek kanın temizlenmesi sağlanmalıdır. Bağırsak parazitlerini dökmek için aç karna elma çekirdeği yutmak gerekir. Ayrıca bunun için, taze elma suyuna biraz safran karıştırılarak içilmelidir.

Elma, nefes darlığını giderir, kalp çarpıntılarını azaltır, kanı çoğaltır. Sesin güzelleşmesi için kızarmış elma, sıcak sıcak bala karıştırılarak yenir. Bir kısım ses sanatkârları, sabah erkenden bu şekilde hazırlanmış ballı elma yerler. Yanıkların tedavisinde tatlı elma tüketilebilir. Çıbanların olgunlaşması için taze elma yaprakları toplanır, iyice ezilir ve çıbanın üzerine konur. Kanda şekerin düşmesine karşı, tatlı elma suyu içilmelidir. Ekşi elma ise, daha çok soğuk algınlığından ileri gelen mide bozulmalarına karşı yenir.

Burada görülüyor ki, elma, besin değeri yüksek olduğu kadar, hastalıkları tedavi etme gücü de mükemmel bir meyvedir. Biz burada hastalıkları tedavi etme özelliklerinin ancak bir kısmına yer verebildik. Ayrıca belirtmek gerekir ki, bitkilerin tedavide kullanılması, tıbbî tedavi usûllerinin terkine sebep olmamalıdır.