Bu ayki yazımızda, son zamanlarda Batı Afrika ülkelerinde yaptığı salgın ve yol açtığı çok sayıda ölümle dünyada paniğe sebep olan, bu yüzden birden bire herkesin gündemine giren “Ebola Virüsü Hastalığı” hakkında bilgi vermeye çalışacağız. İlk olarak bundan 38 yıl önce 1976’da Sudan’ın Nzara ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin Yambuku şehirlerinde eş zamanlı iki salgına yol açmış olan bu virüs; ismini, salgın yaptığı Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde bulunan Ebola Nehri’nden almıştır.
Ebola Virüsü, insanlarda Ebola Virüsü Hastalığı’na (Ebola Hemorajik Ateşi) yol açan, ipliksi yapıda bir RNA virüsüdür. Yarasa, maymun, şempanze, antilop gibi hayvanlardan insana bulaşmış, daha sonra da insandan insana bulaşması ile yayılmış, ölümcül bir virüstür. Salgınlarında ölüm oranı % 90’a kadar çıkabilmektedir. Bu sene yapmış olduğu salgında Batı Afrika’da şimdiye kadar binden fazla kişinin hayatını kaybetmesine yol açtığından, dünyada panikle karşılanmaktadır.
Kimi ülkeler, virüsün yaygın olduğu ülkelere seyahati durdururken, Suudi Arabistan bu ülkelerden gelen hacıları kabul edemeyeceğini açıklamıştır. Ağustos ayında ülkemize seyahat eden Nijeryalı bir kadının THY uçağında kusması sonucu Ebola tedirginliği yaşanmış, yapılan tetkik ve araştırmalarda hastanın sıtma olduğu tespit edilince rahat bir nefes alınmıştı. Sadece bir kişide bile hastalığın çıkma ihtimalinin bütün ülkenin gündemini meşgul etmesinin ve hastaya sıtma teşhisi konduğunda kamuoyunun rahatlatılmasının sebebi, bu virüsün bulaşıcı olup salgın yapmasından, çok öldürücü olmasından ve henüz herhangi bir ilâç ve aşısının bulunmamasından kaynaklanmaktadır.
Ebola Virüsü Hastalığı salgınları, öncelikle tropikal ormanların yakınında bulunan Orta ve Batı Afrika’nın ücra köylerinde meydana gelmektedir. Gine, Liberya, Nijerya, Sierra Leone ülkelerinin sağlık bakanlıklarınca Ebola virüs hastalığı ile ilişkilendirilen yeni vak’a ve ölümler bildirilmeye devam etmektedir. Tabiî konağının meyve yarasaları (Fruit Bats) olduğu düşünülen virüsün biyolojik saldırıda kullanılma ihtimali, pek çok ülkede korkuya sebep olmaktadır.
Ebola virüsü nasıl bulaşır ve yayılır?
Ebola virüsünün tabiî kaynağı şu ana kadar ispat edilemediğinden, bir salgın başlangıcında virüsün insana nasıl bulaştığı da kesin olarak bilinmemektedir. Araştırmacılar, ilk hastanın enfekte bir hayvanla temas sonucu virüsü aldığı hipotezini ileri sürmüşlerdir. İnsan enfeksiyonu oluştuğunda, virüsün başkalarına bulaşmasının birçok yolu vardır. Bunlar: Enfekte bir kişinin kanı ya da (ter, gözyaşı, tükürük, kusmuk gibi) salgılarıyla doğrudan temas; enfekte salgıların bulaştığı nesnelerle temas; defin işlemleri sırasında cenâzeye doğrudan temas... Ebola Kanamalı Ateşi’ne yol açan virüsler, genellikle hasta bakımıyla uğraşırken enfekte salgılarla teması olan aileler ve arkadaşlar aracılığıyla yayılmaktadır.
Sağlık hizmetlerinde standart tedbirlerin ihmal edilmesi, Afrika’da sağlık çalışanlarının hastalarla maskesiz, galoşsuz ve eldivensiz teması, şırınga ve enjektörlerin sterilize edilmeden tekrar tekrar kullanımı, hastalığın bulaşma riskini artırmaktadır. Ebola Kanamalı Ateşi salgınlarında hastalık, klinik ve hastane gibi sağlık tesislerinde hızla yayılabilir. Maske, elbise ve eldiven gibi uygun koruyucu eşya kullanmayan personelin bulunduğu sağlık tesislerinde virüse maruz kalma riski yüksektir. Enjektör ve kullanılan koruyucu malzemelerin uygun bir şekilde temizlenmesi ve imhâ edilmesi gerekir. Tek kullanımlık olmayan malzemeler, tekrar kullanılmadan önce sterilize edilmeli, yani mikroptan tamamen arındırılmalıdır. Sterilizasyona dikkat edilmezse, virüs bulaşması devam eder ve salgın büyüyebilir. Şunu da vurgulamakta fayda var ki; şayet hastalık, grip gibi solunum yoluyla bulaşsaydı, salgının ve ölümlerin boyutu çok daha yüksek seviyelerde olurdu.
Hastalığın belirti ve bulguları nelerdir?
Ebola virüsü, insana bulaştıktan sonra, kişiden kişiye değişen 2-21 günlük kuluçka süresi sonunda, hastalığın grip benzeri belirtileri ortaya çıkar. Yüksek ateş, üşüme, titreme, bitkinlik, şiddetli baş ağrısı, gövde ve sırtta kas ağrısı, bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal görülür. Bunlar, pek çok hastalıkta görülebilen belirtilerdir. Bunu döküntü, gözlerde kızarıklık, hıçkırık, öksürük, boğaz ağrısı, nefes almada güçlük, yutkunma zorluğu izler. İlerleyen dönemde bağışıklık sisteminde çökme, pıhtılaşma fonksiyonunda bozukluk, göz, burun, kulak, ağız, makat, serum iğnesinin ciltte açtığı delikten kan gelmesi, beyin, böbrek, karaciğer fonksiyonlarında bozulma, çoklu organ yetmezliği, şok tablosu ve ölüm meydana gelmektedir.
Teşhis nasıl koyulur?
Hastalığın belirtileri ortaya çıkınca bulaşma riskine karşı şahsî koruyucu tedbirler alınmalıdır. Kan ve vücut salgılarında virüs bulunduğu sürece başkalarına da bulaşır. Ebola teşhisi konulmadan önce başlangıçtaki belirtilerin görüldüğü diğer hastalıkların farkları tesbit edilmelidir. Kesin teşhis, bazı laboratuvar testleri ile konulmaktadır.
Tedavisi var mıdır?
Bulaştığı kişiyi 3-4 gün içinde % 50-90 oranında ölüme götürebilen bu hastalığın maalesef özel bir tedavisi ve aşısı henüz bulunmamakla beraber, yoğun destekleyici bakım gerekmektedir. “Proceedings of National Academy of Sciences” dergisinde yayımlanan araştırmayı yürüten bilim insanları, etkili bir aşı geliştirdiklerini açıklasalar da; araştırma aşamasında olan bu tıbbî ürünler, henüz insanlar üzerinde denenmemiş ve resmî makamlar tarafından onaylanmamıştır. Uzmanlar, test edilmiş ve lisans verilmiş aşının 2015 yılından önce beklenmediğini söylemektedir.
Hastalıktan korunmak mümkün mü?
Ölümcül bir virüs olmasına rağmen, yakın temas sonucu bulaştığı için korunma önemlidir. Ancak bu virüsle insanların ilk olarak nasıl temas ettiği bilinmediğinden az sayıda temel korunma tedbiri vardır.
Ebola Hemorajik Ateşi’nden etkilenen bölgelerde yaşayanlar, hastalıktan korunmak için ellerini düzenli olarak yıkamalıdır. Eldiven kullanılan durumlarda eldivenleri çıkarmadan önce su ve sabunla yıkamalı, eldivenleri çıkardıktan sonra da elleri yıkamalıdır. Ölü hayvanlarla temastan kaçınılmalı, yerel pazarlarda tüketim için satılan vahşî hayvanların eti yenmemelidir. Ebola Virüsü enfeksiyonu olduğundan şüphelenilen insan ya da hayvanlarla yakın temas ederken, enfeksiyon kontrol tedbirleri uygulanmalı; eldiven, gözlük, yüz maskesi, sıvı geçirmeyen önlük, galoş gibi koruyucu kullanılmalıdır. Sağlık tesislerinde hastalık bulaşma riski yüksek olduğundan; sağlık çalışanlarının, hastalığın fark edilmesi ve kontrol önlemlerini uygulama konusunda eğitimli ve hazır olması gereklidir. Gâye, hastaların salgı ve kanlarıyla teması önlemektir. Hastanın ölmesi durumunda cesetle doğrudan temasın önlenmesi ve defin işleminin hijyene uygun olarak yapılması da aynı şekilde önem taşımaktadır.
Bir-iki laboratuvar kazası dışında bütün vak’alar ve ölümler, Afrika’da meydana gelmiştir. Sağlık Bakanlığı, Afrika’da etkili olan Ebola virüsüyle ilgili olarak ülkemizi tedirgin edecek bir durum olmadığını, bu ülkelere giden vatandaşların bilgilendirilmesi ve bu ülkelerden Türkiye’ye dönüş sonrası takipleriyle ilgili olarak Bakanlık ve Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü tarafından gerekenin yapıldığını açıklamıştır. Seyahatleri esnasında hastalanan herkesin, kendilerinde sadece ateş bile görülse, âcilen bir sağlık kuruluşuna başvurmaları ve burada yaptıkları son seyahat ve potansiyel temasları hakkında bilgi vermeleri gerekmektedir. Her ne kadar hastalığın ülkemizde görülme ve yayılma ihtimali zayıf olsa da hijyene uyma konusunda son derece hassas olunmalıdır.
YORUMLAR