Tüm annelere ithâfen...
İçinizden bir parçanız size sesleniyor...
Yüreğimin en güzel kadını...
Kâinâtın en asil sıfatı....
Bir Eylül sabahı başlayan hikâyemizin “sevgi”li kahramanı...
Kanayan duygularımın en fedakâr merhemi oldun sen... Yüreğimdeki beyazlıkları senden çalmışım ve yerine “sevgi” koymasam da, sen bana hep tebessümle bakmışsın...
Anneciğim...
Yüreğimin en güzel kadını...
Şiirlerin en anlamlı mısrası...
Elest bezminden gelen bir sevdânın bağrında oluşmuş güzelliğin ve var oluş sebebin. “Sevgi”nin uğruna nice anneler yaratılmış ve nice anneler “sevgi” ile anılmış...
Çisildeyen yağmur gibi tılsımlı sevdaların öyküsünde, kalbimin topraklarını yeşerten fedakârlık cümleleridir bunlar… Gelecekteki hiçbir günü düşünmeden, sana doğru uzattığım tüm anlamsız latifeler şimdi yakar yüreğimi... Beni ağlatanın sen olmadığı, beni yaralayanın ve anlamayanın sen olmadığı, sonraları deler geçer içimi... Ve sevdamın azizliği de kurtarmaz beni... Anneciğim; çok incittim mi seni?
Yüreğimin en güzel kadını...
Sahte gururlarımın peşinde önüme bakmadan yürüdüğüm bu yolda sen çağırdın beni temiz gerçeklere ve sen ağladın benim âcizliğime… Yakınırken senden “beni bırak” diye, “sevgi” için var olduğunu düşünemedim hiç... Şimdi tüm serzenişlerim sensizliğe... Tüm bildiğim, doğrularımın tek mimarı olan sen, hiç yüzüme vurmadın hatalarımı… Hiç ardına bakmadın benim için siper alırken hayata... Düşündüm de boşuna değil, cennetin ayaklarının altına serilmesi ve adına “merhamet kraliçesi” denmesi. Sen... Anneciğim...
Yüreğimin en güzel kadını...
Cümlelerimin beyazı kıskandıran sevdası...
Beni sevmediğini bile düşündüğüm dakikalar, şimdi beni terk etti yalnızlığıma... Ama artık çok geçti. Kendime bile söyleyemediğim içimdeki kıymetini, bana Yaratan’ım bildirdi...
Anneciğim!..
Şerefli ve temiz... Asil ve yorgun gözlerin sahibi... Ne hatıralar saklanır içimde... Bir gün beyaz saâdete büründüğümde o kapıdan çıkarken önüme dökülmesinden korkarım ve seni üzdüğüm her dakika için ağlarım.
Yüreğimin en güzel kadını...
Sevmeyi bana öğreten sevdâ elçisi...
Karşılıksız cömertliklerin ve de adı konmamış fedakârlıkların hâkimi... “Ne senle, ne de sensiz oluyor!..” derdim. Ama öyle olmadığını küçük bir yürek bana “Anne!” diye seslendiğinde öğreneceğim. Ve yeni bir aşk hikâyesi başlayacak kâinatta. Ve yaşadıklarım, daha da önemlisi, yaşattıklarım sunulacak önüme… Sonra seni anacağım, şimdi mutlu mudur diye? Görevini tamamlamış bir rûhun huzuru içinde hangi vadilerden bakacaksın hikâyeme.
Anneciğim...
Seninle aramızdaki bu muhabbet ve hasret, eritirken her geçen gün içimi, bir tesellî var yüreğimde... Seni kırdığım için, Yaratan’ın bana kırıldığını düşünerek karanlıklarda dibe battığım zaman bir su serpilir içime... Nedir bilir misin beni bu muammâlardan sıyıran şey? Yalnızca senin merhametin... Sen affedersen, affolunur bu yürek ve melekler tekrar “sevgi” ile bana dönerler. İçimdeki hüzün silinir ve yeniden rûhum Arş’a kabul edilir.
Anneciğim...
Yüreğimin en güzel kadını...
Beni her hâlimle kabul eden tek insan...
Bir gün ayrılacağız ve ben, sen olacağım... Ben de acı çekmeliyim, acını anlayarak… Küçük yavrum hastalandığında tedirgin olmaksa bunun adı, olacağım; yoksa gecelerimde uyku uyuyamayacağım… Ve anlaşılamamaksa evlâdın tarafından, ben de yaşayacağım. Belki kanayacak yüreğim, ama ben sen olacağım. Ve işte o zaman bir cevabım olacak seninle olan acıklı geçmişime… Bir tesellî bulacağım, günahlarımın hüzünlü gerçeğine… Ve sonra sen olmanın doruklarında, yanımda acılarımı taşıyarak Yaratan’ımın huzuruna çıkmaya yüzüm olacak…
Belki de tanımayacaksın orada beni, belki herkes birbirinden kaçacak, ama ben hep seveceğim gönlümdeki seni, ömrümün en anlamlı hikâyesini...
Anneciğim...
Yüreğimin en güzel kadını...
Seviyorum seni...
YORUMLAR