Kâinâtın gözbebeği olan insan için anne sütü, eşsiz bir gıdadır ve daha bebek doğmadan, anne bedeninde bununla ilgili hazırlıklar ihtimamla yapılmaktadır. Zira ikram, misafir gelmeden hazır edilmelidir.
Hâmileliğin sonuna doğru, her gün yaklaşık 30 mililitre ağız sütü üretilmekte ve sistem tarafından geri emilmektedir. Hâmilelikte pek çok hormonun müşterek çalışması neticesi sütün üretimi gerçekleşir. Bir kısım hormonlar, göğüslerdeki salgı bezlerini sütün yapımı için uyarırken, bir kısmı da süt için gerekli maddelerin üretimini sağlar. Ancak gerçek mânâda sütün üretilip salgılanması ve muhtevasının pek çok madde ile zenginleşmesi, doğumdan hemen sonra olur.
Hamilelikte salgılanan hormonlar, sütün akmasına mânî olan bir baskı oluştururlar. Doğumla beraber bu kimyevî maddelerin seviyesinin düşmesi ile sütün yapımı ve devamı da uyarılmış olur. Zaten sütün yapılmasının asıl sebebi, bebeğin beslenmesidir. Dolayısı ile onun önceden hazırlanmış olsa bile misafir gelmeden ikram edilmesi düşünülemez. Bu sebeple beklenen kıymetli misafir, ağlayarak dünya hayatına “Merhaba!” dediğinde, eşsiz gıdasını baskılayan mekanizmanın vazifesi de bitmiş olur. Yani hormonlar, gerekli zamanda, doğru miktarda var edilerek üstlendikleri vazifeyi hakkıyla yerine getirmişler; sütün yapımı için olması gereken değişimler, hamileliğin ilk aylarında başlamış, ortalarında ilerlemiş ve doğumdan sonra kemâle ererek bebeğin zengin muhtevadaki temel gıda maddesi hazır edilmiştir.
Yeni doğan bebeğin mide hacmi, ilk gün yaklaşık 5-7 ml sütü alacak kadardır. Yani bir öğünde alacağı süt miktarı, ancak bir çay kaşığı kadardır. Üçüncü gün bu miktar üç-dört kat artarak ceviz büyüklüğüne ulaşır. Bir haftanın sonunda 60 mililitre olan mide, bir aylık iken yumurta kadar büyüyerek 150 mililitreye ulaşır. İlk günkü hacim, 30 kat artmıştır.
Sürekli ağlayarak annesinin bedeninde sütün yapımını tetikleyen mekanizmaları uyaran bebek için her istedikçe, istediği miktarda sütün hazır olması için anneler ne yapmaktadır? Bebeğinin mide hacmini, hangi anne bilmektedir? Hangi bebek, midesindeki bu hızlı büyümeden haberdardır?
Anne rahminde geçirdiği 40 hafta boyunca bebeğin gıdasını sürekli hazır eden sistem, bundan sonra onun neye-hangi miktarda ihtiyacı olacağını nereden bilmektedir? Bebeğin haftasına göre üretilen sütün artırılması, gün içinde, gün-gün, hattâ gece ve gündüz sütlerinin farklı olması, nasıl sağlanmaktadır? Anne bedenindeki hassas terazi ve bilgi işlem merkezi nereye yerleştirilmiştir ve nasıl çalışmaktadır? İlh...
Anne sütü yerine bebeklerini mama ile beslemek zorunda kalanlar, bebeğin haftasına göre ne kadar mama hazırlaması gerektiğini paketin üzerindeki bilgiye göre yapmaktadırlar. Zira bunlar, ilmî araştırmalar neticesi elde edilen değerlerdir.
Yeri gelmişken şunu da ekleyelim; mama olarak ifade ettiğimiz formül sütler, anne sütünün araştırılması neticesi elde edilen ilmî değerler esas alınarak, muhtevası anne sütüne benzeyecek şekilde değiştirilmiş inek sütleridir. Lâkin hiçbir formül süt, anne sütünün yerini tutmamaktadır.
Annelerin de, bebeklerin de hangi haftada ne kadar mama hazırlanması ve içinde neler bulunması gerektiğini, kendi başlarına bilmeleri imkânsızdır. Hâl böyle iken bebeği ağladıkça, annesi endişelenmeden onu emzirmeye devam etmeli ve doymadığını düşünmemelidir. Zira bebeğin mide hacmi hangi günde ne kadar ise, bebeğin hangi maddeye ne kadar ihtiyacı var ise, anne bedeninde üretilen sütün miktarı da; sütün muhtevasına eklenen maddelerin miktarı da o kadar olmaktadır.
Yani bilim insanlarının araştırmaları ile elde ettiği bilgiyi, anne bedenindeki sistem bilmekte ve sütü ona göre üretmektedir. Şayet sütün yapımı sabit miktarda olup değişmeseydi, bu durum ilk günlerde fazlalığa, sonraki günlerde eksikliğe sebep olacaktı. Ancak şimdiye kadar böyle bir durum görülmemiştir. Zira annenin de bebeğin de sahibi olan yüce kudret ve sonsuz merhamet, bunu insanın inisiyatifine bırakmamıştır.
Anne sütünün ilk günlerde gelen kısmı, “ağız sütü: kolostrum: ilk süt” olarak adlandırılır. Bu sütün yağ miktarı düşük olup protein miktarı yüksektir. Ayrıca sodyum, potasyum, magnezyum gibi birçok mineral ihtiva eder. Sarı renkli ve koyu kıvamlı olan bu süt, bebeğinin bağışıklık sistemini güçlendirecek, enfeksiyonlara karşı koruyacak ilk aşısı olacaktır. Bir haftaya yakın salgılanan bu özel sütü ziyan etmeden bebeklerine vermek konusunda anneler dikkatli olmalıdır.
6-15. günler arasında salgılanan süt, “geçiş sütü” olup; protein ve mineral muhtevası kolostrumdan düşük, olgun sütten ise yüksektir. Olgun sütün yapısı, her annede farklıdır ve kendi bebeğine özeldir. Annenin beslenme şekline, yaşına, kullandığı ilaçlara, bebeğin emme süresinin uzunluğuna vb. durumlara göre sütün muhtevası da değişkenlik gösterir. Ancak genel olarak anne sütünde, suda ve yağda çözünen onlarca madde bulunur ve büyük bir yüzdesini en sıcak havalarda dahî sıvı ihtiyacını karşılayan “su” oluşturur.
İhtiva ettiği yüksek protein miktarı, ilk 6 ayda tek başına bebeğin protein ihtiyacını karşılar. Anne sütünde bulunan bir madde, “süt şekeri” sentezini uyararak sütün daha leziz olmasını temin eder. Bu süt şekeri; annenin diyetinden bağımsız olarak üretilir. Yavaş hazmedildiği için bebeğin kan şekeri için iyi bir düzenleyicidir. Bağırsaklarda faydalı mikroorganizmaların çoğalmasını sağlayarak enfeksiyonları belirgin oranda azaltır. Kalsiyumun emilmesini artırır. Beyin dokusunun gelişimini sağlar. Allerjen proteinleri kontrol ederek alerji temayülünü önler.
Anne sütünün sağladığı enerjinin yarısı, içindeki yağlardan gelir. Bebekte tokluk hissini oluşturur, vitamin ve hormonların taşıyıcısı olur. Beyin ve sinir sisteminin gelişimi ve gözün iç tabakasının fonksiyonları için gerekli yağ asitleri, anne sütünde yüksek miktarda bulunur.
Pek çok organ ve sistemin büyüme ve gelişmesini düzenleyen büyüme faktörlerinin en yüksek olduğu dönem, kolostrumun salgılandığı dönemdir. Sindirime yardım eden 20’den fazla enzim, mikropların tesirsiz hâle getirilmesinde destek olur. Anne sütündeki hormonların vazifeleri araştırılmakta olup henüz tespit edilemeyen, lâkin var olduğu düşünülen başka faydalı faktörlerden söz edilmektedir.
Hâsılı; doğumdan önce 40 hafta, anne bedenindeki sağlam karargâh olan rahime, müteâkiben iki sene anne kucağına ve bir ömür şefkatli anne yüreğine emanet edilen yavrular için anne sütü, mûcizevî bir gıdadır. İlk andan itibaren bebek bundan mahrum bırakılmamalıdır.
Anne sütünü artıran en önemli faktör, bebeği her istedikçe emzirmektir. Emzirme esnasında beyne ulaşan ikazlar, hem üretilen süt miktarını hem de emzirirken dışarı salgılanan süt miktarını artırırlar. Ülkemizde anne sütü ile beslenme nisbetlerine baktığımızda ilk günlerde yüksek seyreden bu oranın daha sonra düştüğünü ve zamansız ek gıdaya başlandığını görmekteyiz. Bu durum bize emziren annelerin bu konuda desteklenmeye ihtiyaçları olduğunu göstermektedir. Âileler, annelere stressiz, huzurlu, şefkatli bir ortam sağlayarak süt salgılanmasına katkıda bulunmalıdırlar.
Bu sebeple emzirme dönemindeki annelere birtakım tavsiyelerde bulunmanın faydalı olacağını belirterek bu ayki yazımızı da noktalayalım. Lâkin satırlara sığdırmaya çalıştığımızdan çok daha mükemmel bir yaratılışa sahip olan anne sütüne dair tefekkürümüz, satırları aşarak hep devam etsin inşâallah.
Bedenin her zerresi,
Sonsuz kudret sergisi.
Sahipsiz değil aslâ!
Âlemlerin zübdesi
İhsanların cümlesi,
Yüce Allah vergisi…
Lütfedilen ilk lokma,
“er-Rahmân” tecellîsi!
YORUMLAR