Dünya Muhabbet Üzerine Kurulmuş

Dünya, muhabbet üzerine kurulmuş; insanın mayası muhabbet… Muhabbetin olmadığı yerde merhamet de olmaz. Cenâb-ı Hak, “er-Raûf” ve “er-Rahîm” sıfatlarıyla hiçbir peygamberini anmamış, bunları sadece Peygamber Efendimize atfetmiştir.

O güzeller güzelinin ahlâkı da bu sıfatları en güzel şekilde aksetmektedir. O, herkese her şeye merhametliydi. Yaratılmış olan ne varsa; insan, hayvan, bitki hattâ cansız eşyalara varıncaya kadar merhamet ve hoşgörü doluydu. Biz de medeniyet olarak bu şefkat ve merhameti yansıtan pek çok misale sahibiz. Meselâ Yûnus Emre Hazretleri, İslâm’ın kâinâta ve insanlığa bakış tarzını, bir-iki kelime ile şöyle özetliyor; “Yaratılanı hoş gör; yaratandan ötürü!..”

Bir de yaşadığımız hayattan bir misal vermek istiyorum, şefkat ve merhametin insan kazandırdıkları ile ilgili… Kayseri’de Hunat Camii’nin medresesinde okuyan bir talebe, ne kadar gayret gösterse de bir türlü başarılı olamaz. Arkadaşları, icâzetlerini alır giderler, bu hâlâ okumaya devam eder. Yılgınlık göstermez, vazgeçmez, ama bir türlü dersini de geçemez. Bu hâl üzere aradan yıllar geçer.

Bir gün sabah namazından evvel kalkar, abdestini alır, namazını câmide kılıp oradan medreseye gidecektir. Kapıdan çıkar birkaç adım ilerde yavrulamış bir köpek görür. Hava çok soğuk olduğu için kendisi de, yavruları da büzüşmekte ve tir tir titremektedir.

“-Ne yapsam bunları acaba? Biraz daha dışarıda kalsalar ölürler, ben gelinceye kadar… Odama koysam, namaza gecikir miyim?” diye bir an tereddüt eder, sonra geri dönüp alır onları odasına getirir.

Bir minderin üzerine anne ve yavrularını yerleştirir. Köpeğe sıcacık bir yal hazırlar:

“-Hadi, siz rahatınıza bakın!..” deyip koşa koşa camiye gider.

Namazdan sonra ders başlar. Talebe, hocasını dinler. Dinler, ama:

“-Hocam, şurasını eksik söylediniz; şöyle değil miydi, şurası yanlış!” diye durmadan hocasının hatasını bulup çıkarır. Hocası, nihayat:

“-Yeter evladım, yeter!” der. “Bunca yıldır tek bir kelam etmedin, söylediklerimi anlamadın bile… Şimdi yanlışımı çıkarıyorsun. Şu anda o köpeğin uluması ve arşa çıkan duâsıyla bir anda açıldın; ona duâ et!..”

Küçük iyilik yoktur, tıpkı küçük kötülük olmadığı gibi… Hangi iyilik veya kötülüğün, insanı nasıl etkileyeceğini bilmek mümkün değil… Bazen bizim küçük gördüğümüz bir iyilik, bizi cennete kavuştururken bazen de küçük gördüğümüz bir kötülük yüzünden dünya ve âhiret ateşlerinde yanabiliyoruz. Yazımızı, bir hadîs-i şerif ile noktalayalım:

“Sen yeryüzündekilere merhamet et ki, gökyüzündekiler de sana merhamet etsin.”

Cenâb-ı Hak, en nimet hazine olan merhamet hazinesinden bizleri mahrum eylemesin. Âmin.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle