Dünya Hayatının Sırrı

Allâh Teâlâ, dünya hayatını, kullarından hangilerinin daha güzel davranışlarda bulunacağını; kimlerin kendisine itaat edip, kimlerin etmeyeceğini denemek için yaratmıştır. Bu imtihan yerinde güzelliklerle çirkinlikleri, iyiliklerle kötülükleri bir araya koymuş, böylelikle kusursuz bir imtihan sistemi kurulmuştur.

Ey insanlar, hiç şüphesiz Allâh’ın vaadi haktır; öyleyse dünya hayatı sizi aldatmasın.” (Fatır, 5)

İnsanlar, fıtratlarında olan îmânını ortaya çıkarmak ve bu îmânını ölene kadar muhâfaza etmek için türlü şekillerde denenmektedirler. Bu imtihanın hakkını verenler başarılı olacaklar ve ebedî rızıklarla ödülendirileceklerdir.

Kuran-ı Kerîm’de:

“İnsanlar, (sadece) «îmân ettik!» diyerek imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı sandılar?! Andolsun, onlardan öncekileri denedik; Allâh gerçekten doğruları da, yalancıları da bilmektedir.” (Ankebut, 2-3)

Yüce yaratıcının bize sunduğu bu imtihanın sırrını anlayabilmek için öncelikle her şeyin sahibi olan Hakk Teâla’yı çok iyi tanıyabilmek gerekir. O ki, bizi yoktan var etmiş, bunca sayısız nimetler sunmuştur. Rabbimizin bizden bir bedel istemeksizin, sadece lütfuyla verdiği tüm bu nimetlerin karşılığında, bizden tek istediği, kendisine kulluk ve itaat etmemizdir. Bu itaat de öncelikle insanların kendi menfaatleri gereğidir.

Allâh Teâlâ, Kuran-ı Kerîm’de:

“Gerçek şu ki, bunlar, çarçabuk geçmekte olanı (dünyayı) seviyorlar. Önlerinde bulunan ağır bir yükü bırakıyorlar.” (İnsan, 27) buyurarak, bizlerin her an yanıbaşımızda olan ölümü hatırlamamızı ve ölümden sonraki hayat için hazırlık yapmamızı bildirmiştir.

Hiçbirimizin bir dakika sonrasını garanti altına almamız mümkün değildir. Kaza geçirmek, sakat kalmak veya ölmek çok kolaydır. Ve bunlar, çok basit sebeplere bağlıdır. Günlük hayatımızda sıklıkla karşılaştığımız bu tür acı tecrübeler, bizlere aslında dünyaya pamuk ipliğiyle bağlı olduğumuzun açık bir göstergesidir. Yeter ki, bu olaylardan ibret almasını bilelim ve hayatımızı hak yolunda tanzim etmeye gayret edelim. Aksi takdirde boşa hebâ edilen bir ömür, bizlere dünyada iken karşılaştığımız acı tecrübelerden daha pahalıya mâl olacak ve sonsuz bir azaba doğru bizleri sürükleyecektir. 

Oysa Allah Teâlâ biz kullarına, bu gelip geçici dünyanın fırsatlarını nasıl bâkî meyvelere dönüştüreceğimizi teferruatlı olarak tarif etmiş ve sonsuz bir azaptan kurtulmanın yollarını öğretmiştir. Bu da fıtratımızda zaten mevcut olan îmânımızı muhafaza etmek ve tüm hayatımızı, O’nu râzı edecek davranışlarla geçirmektir:

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle