“Hani siz demiştiniz ki, Ey Mûsa, biz bir çeşit yemeğe tahammül edemeyeceğiz; bizim için Rabbine duâ et de bize topraktan sebze, acur, sarımsak, mercimek ve soğan çıkarsın.” (el-Bakara, 61)
Yukarıdaki âyette sıralanan yiyecekler arasında sarımsağın da zikredilmesi, bu bitkinin çok eski çağlardan beri bilinmekte olduğunu göstermektedir. Zambakgiller familyasından olan sarımsak, şifalı pek çok tesiriyle mutfağımızın başköşesinde haklı bir yer edinmiştir.
Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in de sarımsakla ilgili olarak şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
“Sarımsağı yiyin ve onunla tedâvî olun. Zira o yetmiş derde devadır. Eğer bana melek gelmemiş olsaydı, ben de onu mutlaka yerdim.”
“Her kim soğan ve sarımsak yerse, (kokusu gidinceye kadar evinde otursun) mescidimize yaklaşmasın! Eğer mutlaka yemek isterseniz, pişirerek kokusunu öldürünüz.”
Sarımsağın tarihi, insanlık tarihi kadar eskidir. Anavatanı Orta Asya ve Hindistan olan sarımsak, dünyanın hemen her yerinde yetişmektedir. Mesela Eski Mısırlılar sarımsağı ilaç olarak kullanmışlardır. Piramitlerin yapımında çalıştırılan işçilere, fizîkî kondüsyonlarını artırmak ve hastalıklardan korumak için bol bol sarımsak, soğan yedirildiği bilinmektedir. Yine Mısırlı anneler, çocuklarını bağırsak kurtlarından korumak için boyunlarına sarımsak asarlarmış.
Sarımsak, kuzey ülkelerine Osmanlılar tarafından tanıtılmıştır. 1683’te Viyana kuşatmasında ordu için depolanan sarımsak ve kahve, kuşatma kaldırıldığında ordu dönerken orada bırakılmıştır. Sarımsak, Batı’da özellikle savaş yıllarında görülen basilli dizanteriye karşı çok kullanılırken, Doğu ülkelerinde de amipli dizanteriye karşı yoğun olarak tüketilmiştir. Sarımsağın özellikle kalabalık yerlerde çalışanlara, öğrencilere ve askerlere yedirilerek bulaşıcı hastalıklardan korunmaları sağlanmaktadır. Mesela 1. Dünya Savaşı’nda askerlere bolca sarımsak yedirilerek mikrobik hastalıklardan korunmaları sağlanmıştır.
SARIMSAĞIN MUHTEVİYÂTI (100 gr.)
Kalori 136 k.kal, protein 6,1 gr., kh 27,5 gr., yağ 0,1 gr., su 64 gr., kolesterol 0, kalsiyum 38 mgr., fosfor 134 mgr., demir 1,4 mgr., B1 vit 0,2 mgr., B2 vit 0,08 mgr., niasin 0,6 mgr., C-vit 14 mgr.
Bunlarla birlikte sarımsakta iki kuvvetli antibiyotik, çok tesirli esanslar, bol iyot ve kükürt bulunmaktadır. Sarımsağa özel koku ve lezzeti veren, taşıdığı kükürtlü uçucu yağdır.
SARIMSAĞIN KULLANIM ŞEKLİ
Sarımsaktan faydalanmanın en iyi yolu, çiğ sarımsağı çiğneyerek yemektir. Çünkü sarımsaktaki sülfür bileşiklerinin bir arada olduğu form, ancak böylece sağlanabilir. Pişirilen yemeğe atılan sarımsaklarda bu bileşikler yemek buharıyla kaybolmaktadır. Ayrıca sabahları aç karnına bir diş sarımsak yutulursa, hiçbir değer kaybına uğramadığından, şifalı özelliklerinden maksimum ölçüde yararlanılmış olur. Ancak taze sarımsak, hassas midelere dokunabileceği için, içindeki yeşil filizi çıkarılarak yutulursa sindirimi daha kolay hâle gelir.
Sarımsak yendikten sonra rahatsız edici bir koku oluşmasaydı, çok daha yaygın olarak tüketilirdi. Ama onun bu önemli gücünden yararlanmak için çok fazla yemek gerekmiyor. Günde 3-4 diş sarımsak yemek yeterlidir. Yedikten sonra bir tutam maydanoz veya birkaç tane kahve çekirdeği, ağızdaki kötü kokuyu giderebilir.
İsveç’te çocuklara okula giderken sarımsak yedirilmesi bir gelenek hâline gelmiştir. Zira sarımsağın, çocukları, çocuk felcine karşı koruduğu anlaşılmıştır. Günümüzde eczanelerde kokusuz sarımsak tabletleri satılmaktadır. Her ne kadar biyolojik aktivitesi düşük olsa da, yine de tercih edilebilir. Ayrıca kokusu daha da azaltılmış yeni tabletler üretilerek satışa sunulmuştur. Bunlardaki sülfür bileşenleri daha aktif ve tesirlidir.
KOKUSUZ SARIMSAK TABLETİ
Kokusuz sarımsak tabletlerinden her biri 600 mg.lık konsantre tablet olup, midede değil, bağırsaklarda dağıldığı için ağza ve nefese koku vermezler. Bu sebeple işe, toplantıya veya kalabalık bir yere giderken bile gönül rahatlığı ile kullanılabilir. 1 adet konsantre tablet, yaklaşık 3 diş sarımsağa eşdeğerdir.
SARIMSAĞIN FAYDALARI
Sarımsak, canlılık ve zindelik verir: Sarımsağın en bilinen özelliği canlılık ve güç vermesidir. Yaşlılara güç kazandırmak için sarımsak yemeleri tavsiye edilir. İştah açıcı özelliğinden dolayı her yemekte kullanılabilir.
Sarımsak, bağışıklık sistemini güçlendirir: Sarımsağın ihtiva ettiği selenyum ve kükürt bileşikleri, bağışıklık sistemini destekleyerek, organizmayı hastalıklardan korumaktadır.
Sarımsak, tabiî bir antibiyotiktir: Sarımsaktaki alicin ve diğer kükürtlü bileşiklerin antibiyotik tesire sahip olduğu, klinik çalışmalarla onaylanmıştır. Bu yüzden antiviral, antifungal, antiprotozoan, antiparazitik ve antibakteriyel etkiye sahiptir. Eskiden veba salgınları sırasında hekimlerin muâyeneye giderken yüzlerine sarımsak suyuna batırılmış maske takmalarının da sarımsağın bu antibiyotik tesirinden dolayı olduğu düşünülmektedir.
Sarımsak, kalp ve damar hastalıklarına, yüksek tansiyona şifadır: Sarımsağın yüksek tansiyonu düşürdüğü kesinlikle ispatlanmıştır. Ayrıca kandaki fazla yağları erittiği ve kolesterolü düşürdüğü için kalp ve damar hastalıklarını önleyici bir tesire sahiptir.
Sarımsak, kanser hücrelerinin tahribatını önler: Sarımsakta bulunan 60 kimyevî maddeden biri olan “germanium” kansere karşı en tesirli maddelerden interferon’un çoğalmasını sağlayarak organizmanın kanserle mücadelede başarısını artırır. 1943 yılında Dr. Hafız Cemal tarafından yazılan “Lokman Hekimin Ye Dediği Şifalı Sarımsak” adlı kitapta, sarımsağın diğer ilginç faydalarını şöyle özetleyebiliriz:
İlk çağda Mısırlılar, Araplar, Türkler ve Yunanlılar sarımsağı çok kullanmışlardır. Milattan 4-5 bin yıl önce Mısır’da yapılan büyük ehramların içinde sarımsağın resmi ve adı yazılmış taşlar bulunmuştur. Romalılar muharebeye giden askerlerine neşe ve cesaret kazandırmak için bol bol sarımsak yedirirlerdi.
Grip salgını sırasında bol sarımsak yiyen, gripten korunur. Sarımsak birinci sınıf derecesine yakın bir kuvvette antiseptiktir, mikropları uyuşturur, hatta bir çoğunu telef eder.
Sarımsak, kanı temizler. Kan deveranını, damarlarda dolaşımını düzenler. Romatizmalılara şifa verir. Çok sarımsak yiyenler, sağlıklı ve uzun ömürlü olurlar. Nefes darlığına/astıma iyi gelir. Eski hekimlerin çoğu, sarımsağı solucan düşüren ilaç olarak methederlerdi. Sızlayan diş etlerine ara sıra sarımsak sürülürse fayda verir.
İnsan her gün bir baş sarımsağı yerse kanser hastalığına yakalanmaz diyen bazı hekimler vardır. Yılan, akrep, kırkayak gibi zehirli hayvan ve böcek ısırmalarından husûle gelen yaralara sarımsak yağı sürülürse çok fayda verir.
Sinirlilikten, zayıflıktan ve ayyaşlıktan ileri gelen el veya ayak titremelerine karşı sarımsak çok fayda verir. Akşam yemeğinde bolca sarımsak yiyen, geceleyin rahat uyur.
Sarımsağın cilt için kullanım alanları da vardır. Günde bir kaç kere ergenlik sivilceleri üzerine sarımsak sürülürse, sivilceler yara izi bırakmadan kaybolur. Yine vücuttaki beyaz benekleri, nasırlaşmış şişkinlikleri, çatlakları ve dudak yaralarını da yok eder
Ses kısıklığına da sarımsak tavsiye edilmektedir. Özellikle sabah, aç karnına yenilecek 4-5 diş sarımsak sesi güzelleştirir. Sarımsak, ayrıca kansızlık ve eklem ağrılarına da birebirdir. Soğuk algınlığına iyi geldiği gibi, yüksek ateşi de sarımsak çorbasının düşürdüğü bilinmektedir.
Sarımsak, kurşun zehirlenmesine en iyi panzehirdir. Otomobillerin egzozlarından ve kurşun içeren gazlardan korunmanın en iyi yolu, her gün düzenli olarak sarımsak yemekten geçer. Sarımsak, sadece yemekle fayda vermekten başka cepte taşınarak da virüslerden korunmayı sağlar. Özellikle hasta ziyaretine giderken cebinizde sarımsak taşıyabilirsiniz. Yine böcek sokmalarında ezilen sarımsağa bir miktar zeytinyağı ilave edilerek merhem hâline getirilir. Yaranın üzerine sürülerek bir sargı bezi sarılırsa yaraya oldukça iyi gelir.
YORUMLAR