Derdi̇n Mi̇ Var Kardeşi̇m? Haleb'i Düşün

“Allah yolunda öldürülenlere «Ölüler» demeyin. Bilakis onlar diridirler, lâkin siz anlayamazsınız.” (el-Bakara, 154)

Halep…

Âhh… Halep…

Allah yolunda öldürülenlerin diyârı: Halep…

Yaşadığımız üç günlük dünyada, “Yapılacak en iyi şey nedir?” diye sorsalar her birimize, milyonlarca farklı düşünce çıkar elbette, ama bu soruyu şühedâya sorduğumuzu düşünürsek, alacağımız cevap zannediyorum hepsi için aynıdır:

“-Allah yolunda şehid olmak…”

Kilis’e sadece 50 kilometre uzaklıktaki, müslümanların genç-yaşlı, kadın-erkek, büyük-küçük demeden katledildiği Halep ile ilgili okuduğum son haberin başlığı şuydu: “Halep’te kefen kalmadı…”

Evet, hâli içler acısıydı Halep’in… Hâlimiz içler acısıydı.

Âilesini, eşini, dostunu şehâdete uğurlamış, evi barkı yıkılan, o enkâzın içinden Kur’ân-ı Kerim’leri toplayan Halep’li bir adamın gözyaşları içindeki şu feryâdı hâlimizin ne denli içler acısı olduğunu ortaya koyuyordu aslında:

“Ey İnsanlar!

Bizim kanımız ucuz, hiç dert değil!.. Kanımız, Allah yolunda fedâdır.

Ama Kur’ân… O’nu koruyun… Kur’ân… Allâh’ın kitâbı… Allâh’ın kitâbı ey gençler!

Vallahi, vallahi Allah katında sizlerden hesap soracağız…

Dünyadaki her müslümandan, vallahi Allah katında sizlerden hesap soracağız…

Vallahi Allah katında sizlerden hesap soracağız…”

Nelerin hesabını, nasıl vereceğiz Yâ Rabbî!..

Başkasının yavrusunu kucaklamış bir adamın, kucağındaki küçük çocuğa:

“-Baban şehid oldu!” derken boğazında düğümlenenlerin hesabını nasıl vereceğiz?

Her gün 15 Temmuz’u yaşıyor onlar… Bombalar altında sokaklarda ezân okuyup, namazlarını cemaatle kılarlarken, eften püften sebeplerle cemaate katılmayan, namaz kılmayan kardeşlerim; hesabı nasıl vereceğiz?

Rahat, sıcacık yatağında uyuduğumuz, Halep’in acısıyla bölünmeyen uykuların hesabını nasıl vereceğiz?

Sudan sebeplerle, “Dünya kadar derdim var!” deyip, derdi “dünya” olan kardeşim, Halep’i düşün!.. Halep’i düşünenin, başka derdi mi kalır hiç?

Oyuncakları kanlarıyla boyanıp, Cennet-i Âlâ’ya uçan, birbirinden güzel, melek sîmâlı bebeklerin hesabını nasıl vereceğiz?

Halep’li mücahid bir çocuğun, bir elinde bisikleti ile yürekleri yakan sözlerine kulak verelim hep beraber:

“Elhamdülillah, Elhamdülillah…

Kimseye bir şey olmadı…

Çünkü âlemlerin Rabbı olan Allâh’ın iradesi budur.

Âlemlerin Rabbinin öleceğini yazdığı kimselerden başka kimse ölmüyor.

Kardeşlerimin üçüne öleceklerini yazmış, onlar öldüler.

Allah onları şehid kabul etsin, onlara rahmet etsin… Âmin!

Kız kardeşim benimle idi, «Gel, benim yanıma bin!» dedim, binmedi. Binmek istemedi. Çünkü, âlemlerin Rabbi onun öleceğini yazmıştı. O’na cennete girmeyi yazmış. İşte böyle yazmış…

Ninem o gün erkek kardeşime, «Yanımıza gelmeyecek misin?» demiş, Elhamdülillah erkek kardeşime bir şey olmadı. O, dedemin evinde.”

Çocuğa:

“-Sana ne olmuştu?” diye sorduklarında:

Eliyle başını göstererek:

“-Başım böyle tamamen yarılmıştı, yaramı tedavi ettiler.”

Yine soruyu soran kişi:

“-Ee, peki sen ölmemişsin!” dediğinde, aldığı buram buram teslimiyet kokan cevap şuydu:

“-Çünkü âlemlerin Rabbinin irâdesi böyle idi. Kimin öleceğini, kimin yaşayacağını; âlemlerin Rabbi herşeyi yazdı. Bu, bir olan Allâh’ın irâdesidir. Mesela inkâr eden, namaz kılmayan bir kâfir, işte öyle ne yatsıyı ne akşamı kılmıyor meselâ, («Estağfirullah el-âzîm» diyor) böyle kâfir kalıyor. Neyse, kâfirden bize ne… Allah onun öleceğini yazmış, cehenneme gidecek… Meselâ bir dindara da öleceğini yazmıştır. Nereye uçacak? Cennete, değil mi? Allah dilerse…

Allah dilerse, burada bizler kararlılıkla direnmeye devam edeceğiz. Sonuna kadar burada kararlılıkla direneceğiz…

Halep bizimdir! Bizim!

Beşşar’ın değil! Beşşar’ın değil!

Allah dilerse, Beşşar benim ayağımın altındadır.”

* * *

“Sakın, Allâh’ı zâlimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak, Allah onları (cezalandırmayı), korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.” (İbrahim, 42) buyuran Cenâb-ı Hak, başka bir âyet-i kerimede şöyle buyuruyor:

Ey îmân edenler! Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin. Çünkü Allah muhakkak sabredenlerle beraberdir.” (el-Bakara, 153) 

Yâ Rabbi! Bu derdi veren Sen’sin; dermanı da Sendedir, yâ Rabbi! Başta Halep olmak üzere, nerede zulüm altında müslüman varsa, sen onları muzaffer eyle… Korktuklarından emîn, umduklarına nâil eyle…

Ya İlâhî! İçimiz yangın yeri… Elimizden duâdan ve buğz etmekten başka bir şey gelmiyor. Yâ Rabbi, Sen bizi bizden daha iyi biliyorsun. Biz, îmanımızın zaafıyla mâlûlüz. Elimizden, dilimizden bir şey gelmiyor; hiç olmazsa kalbimizle kâfirin, zâlimin karşısında, mazlûmun yanında olduğumuza şâhid ol!.. Yâ Rabbi, bizim acziyetimizi, çaresizliğimizi, bizi içimizden vuran ihânetleri, fitneleri, kardeşi kardeşe kırdırarak İslâm’in birliğini bozanları Sana havale ediyoruz.

Din için, ümmet için, İslâm kardeşi için çarpan yüreklere, Sen yardımcı ol! Onların “bir”ini “bin” eyle! Onları ilâhî yardımlarınla te’yid et!. Sen onların yanında, yardımında bulun!.. Bize de onlara maddî-mânevî sahip çıkacak ihlâs, güç ve azim nasip eyle!

Bizim gönlümüz, daha dünyaya doyamadan toprağa mâsûmane düşen çocuklarla, bebeklerle birlikte… Bizim gönlümüz, tertemiz bacılarımızla, kadınlarımızla birlikte… Yâ Rabbi, onlara yan bakanları, onların nâmusuna dokunanları, onların tertemiz kanıyla-canıyla ellerini, gönüllerini, insanlıklarını kirletenleri Sana havale ediyoruz.

Yâ Rabbi, insanlıktan nasip almamış bu zavallılar gürûhuna Sen yetersin. Yâ Rabbi, bizi dinin uğrunda yaşayan, dinine ve kardeşine yardım etmek için sırada bekleyen o mücâhidlerin rûhunu ihsan eyle! Bizi, mazlumlarla, mağdurlarla yüzleştirme Rabbim!.. Bizim kendi yüzümüze bakacak bir yüzümüz yok! Onların yüzüne nasıl bakalım!

Yâ Rabbi! Sen Halep’li, Sûriyeli, Iraklı, Arakanlı kardeşlerimize yardım eyle, onları her türlü belâdan kurtar. Müslümanlara bu zulmü onlara revâ görenleri de Sana havale ediyoruz Yâ Rabbi! Biz bu zâlimlerden, bu kâfirlerden ve onların değirmenine su taşıyan fitnecilerden bîzârız, şikâyetçiyiz. Yâ Rabbi, onların hesaplarını, hilelerini alt üst et; birliklerini dağıt, kalplerine korku düşür. Onları birbirine düşür. Yâ Rab, İslâm’a ve Müslümanlara eski izzet, şeref ve birliklerini ihsan et. Bize bizden, bizim derdimizi anlayan, bizimle kalbi çarpan “sahipler” ihsan et. Âmin!

 

Merve GÜLEÇ

 

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle