Çocukluk çağında sağlıklı beslenme; çocuğun sağlıklı bir şekilde hayatını sürdürebilmesi, büyüme ve gelişmesi için gerekli bütün gıdaları, dengeli bir şekilde alması demektir. Dengeli beslenme; et, süt, yumurta, balık, sebze, meyve gibi ana gıda gruplarının düzenli bir şekilde tüketilmesini gerektirir.
Beslenme; bedenî gelişimi etkilediği gibi, rûhî gelişimi de etkilemektedir. Çocukluk çağındaki sağlıklı beslenme, ergenlik döneminin de sağlıklı geçirilmesine sebep olacaktır.
Çocuklukların büyüme hızları ve enerji ihtiyaçları, yaşa göre değişmektedir. En hızlı büyüme ve gelişme, hayatın ilk iki yılında olmaktadır.
İlk bir yaş, “süt çocukluğu” dönemidir. Özellikle ilk 6 ayda, anne sütüyle beslenmenin önemi büyüktür. 4-6 aydan sonra bebeğin çiğneme ve yutmayı da öğrenmesi için; yavaş yavaş püreler, daha sonra katı pütürlü besinler verilmelidir. Bugün, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) de ilk 2 yaş boyunca, anne sütü ile beslenmeye devam edilmesini tavsiye etmektedir. Bir yaşından sonra çocuk, sofra gıdalarından, yetişkinlerle beraber yiyebilir.
İlk 2 yaşta sağlıklı beslenmenin, çocuğun daha sonraki hayatını olumlu etkilediği muhakkaktır. Bir yaşından sonra, çocuk bağımsızlığını kazanmaktadır. Bu sebeple onu, bir yandan kendi başına yemesi için özendirirken; bir yandan da onun gerekli gıdaları yeteri kadar aldığından emin olmamız gerekmektedir.
0-6 Ay Arası Bebeklerde Beslenme
Bu dönemde en ideal beslenme, sadece anne sütü ile beslenmedir. Buna “tabiî beslenme” denilmektedir.
Anne sütü almanın mümkün olmadığı durumlarda, mamalar (formül sütler) kullanılabilir. Bu mamalar, inek sütünden imal edilip, bileşimi anne sütüne benzeyecek şekilde değiştirilmiş ürünlerdir. Sadece mama ile beslenmeye, “sun’î beslenme” veya “biberonla beslenme” denilmektedir.
İlk 6 ayda bebeğe, hem anne sütü, hem de formül sütler veriliyorsa, bu “karışık beslenme” olarak adlandırılmaktadır. Bu tip beslenme, ülkemizde en yaygın görülen beslenme şeklidir. Anne sütünün yetmediği, bebeğin doymadığı zannedilerek; çoğu kez hatalı bir uygulama sonucu, bebeğe formül sütler verilmeye başlanır. Bu durumda bir yandan anne sütü azalırken, diğer yandan bebek “sun’î beslenme” riskiyle karşı karşıya gelmektedir. Bu da, pek çok sağlık problemine yol açmaktadır.
Tabiî Beslenme ve Mûcize Gıda: Anne Sütü
Bebeklerin, doğumdan başlayarak ilk 6 ay, sadece anne sütü ile beslenmesi, bu sürede su dâhil, hiçbir ek besin verilmemesi, “tabiî beslenme” olarak adlandırılmaktadır. En sıcak iklimlerde bile, anne sütünün bebeğe yettiği ve bebeğin su ihtiyacı olmadığı gösterilmiştir.
Anne sütü temizdir, her zaman uygun sıcaklıktadır, ekonomiktir, hazırlama derdi yoktur. Anne sütü, bebek-anne arasındaki duygusal bağı güçlendirir. Anne, emzirirken bebeğin sadece bedenini değil, ruhunu da doyurmaktadır. Bebek, çevresine annesinin sütü sayesinde adapte olmaktadır. Emzirme sırasında, bebek annesine çok yakındır ve kendini onunla bir bütün olarak hissetmektedir. Güven, sevgi duygusu ve anne sıcaklığının en yoğun yaşandığı ân, emzirme ânıdır. Bütün bebekler kucaklanmayı ister. Kucağa alınmayan bebeklerde, ânî ölüm riskinin daha fazla olduğu, yapılan çalışmalarda ortaya çıkmıştır. Kaç aylık olursa olsun, bebeğin emzirilme pozisyonundan daha rahat bir duruş şekli yoktur. Bebeğin rûhî gelişimi için, emzirilmesi çok önemlidir. Alkol bağımlılığı gibi davranış bozuklukları, bebekken anne sütü alanlarda daha az görülmektedir. Anne sütü, bebeğin rûhî açıdan sağlıklı bir fert olarak gelişimini sağlamaktadır.
Her annenin sütü, kendi bebeği için özel olup, doğumdan itibaren gün gün, hatta gün içinde dahî muhtevâ olarak farklılıklar göstermektedir. Erken doğum yapmış annenin sütü, prematüre bebeğine göre; zamanında doğum yapmış annenin sütü, yine bebeğine göredir.
İlk günlerde gelen sütün yapısı ve miktarı ile, sonraki günlerde gelen sütün yapı ve miktarı farklıdır. Gece sütü, gündüz sütünden; emzirmenin başında gelen süt, son sütten farklıdır.
Annenin vücudunda, bebeğin kaç aylık iken dünyaya geldiğini, doğumunun kaçıncı gününde ve haftasında olduğunu hesaplayabilen; emzirmenin başını ya da sonunu belirleyebilen; vaktin gece mi, yoksa gündüz mü olduğunu tayin edebilen; bebeğin mide- bağırsak yapısını bilebilen; dış dünyadaki mikropları ve onlara karşı savunma proteinlerini oluşturabilen bir teknik sistem mi vardır ki, süt ona göre yapılmaktadır?! Ya da bunu 40 haftalık çileli bir hâmilelikten, zorlu bir doğumdan çıkmış yorgun anne mi tayin etmektedir?
Bunlar, bebeğini emziren annelerin dahî bilmediği ve hiçbir şekilde müdâhil olamadığı mûcizevî durumlardır. Anne sütünün standart bir yapısı olmadığı için, yapılan yoğun bilimsel araştırmalarla, bu sütün formülünün tam olarak çözülemeyeceği anlaşılmıştır!..
Eşsiz gıda anne sütünü yapabilecek, hiçbir makine icat edilmedi ve edilemeyecektir de!.. Sadece anne sütüne bakarak, insanın ne kadar kusursuz yaratıldığını görebilmek mümkündür. Tabiî ki, gören gözler ve tefekkür edebilen akıl sahipleri için… (Devam Edecek)
YORUMLAR