Din, hayatı düzenleyen, ona asıl anlamını veren ve bütün insanlığın rûhî ihtiyaçlarını karşılayan bir yaşam iksiridir. Onun terbiyesi altına giren her insan, hakîkî sevinci bularak, bu dünyanın gelgeç sevdalarından âzâde bir yaşam tarzı benimser. Hiç şüphesiz ki, bu söylenenlerin tümü, İslâm dairesi içinde gerçekleşir. İslâm’ın dışındaki her hayat tarzı, mutluluk ve huzur açısından eksik veya yetersizdir.
Son günlerde insanları böyle bir güzellikten mahrum etmek, onların inançlarını zedelemek, bozuk ve batıl inanışlar empoze etmek için birtakım mihraklar tarafından türlü türlü oyunlar oynanmaktadır. Böylesi sapık inançları aşılayabilmek için insanlara her şekilde ulaşılmaya çalışılmakta ve bu ulaşım için bilhassa basın-yayın organları, yani kitap, dergi, televizyon, film ve gazeteler kullanılmaktadır.
Çok dikkat çekicidir ki, insanların önüne belli aralıklarla “temcit pilavı” gibi, aynı konular konmakta ve bunlar çok ciddi meselelermiş gibi günlerce tartışılmaktadır. Halbuki bunların her birinin çözümü oldukça basit ve kolay şeylerdir.
Maalesef bu basılı ve görüntülü yayınların ilk hedefi de çocuklar ve gençler olmaktadır. Şimdilerde bütün genç çevrelerde en revaç bulan konular, içinde büyücülerin bulunduğu, karanlık dünyalara ait garip varlıkların barındığı, şiddet içerikli söz ve davranışların konu alındığı kitap ve filmlerdir. Mesela aylarca gündemden düşmeyen Harry Potter, kitapları dört romanlık bir seri olmasına rağmen birkaç ayda yarım milyon satmıştır. Üstelik bu kitaplar özen gösterilmeden, üslûba ve dilin ahengine dikkat edilmeksizin yazılmışlar ve yayınlanmışlardır. Şiddet, büyü, satanizm ve cinayet gibi unsurları içeriyor olması yüzünden bir çok kesimden tepki görmesine rağmen... Ama bunların hiçbiri satışları etkilememiş, aksine eserleri daha da cazip hâle getirmiştir. Zîrâ bazen birtakım şeylerin sırf gündemde olup dikkat çekebilmesi için de bu gibi tartışmalar yapılabilmektedir.
Pekala bu gibi kitapların veya bu tarz filmlerin içerikleri nelerdir? Vermek istedikleri mesaj ne yöndedir? Harry Potter’ın içeriğinden yola çıkarak şöyle bir inceleyelim.
Büyücü Çocuk Harry Potter
Harry Potter, annesi ve babası lânetlenerek öldürülmüş, kendisi doğuştan olağanüstü güçlere sahip bir çocuktur. Daha 11 yaşında türlü türlü kehânet ve büyü öğrenen Harry, “büyücülük okulu”nda okumaktadır.
Büyücülük okulu demişken şuna da işaret etmelidir: Büyünün bir “okul” adı altında gerçekleşmesi, büyüyü daha fazla meşrû ve normal kılmaktadır. Bu kitapların okuyucularının, genellikle ilköğretim çocuklarının olması durumu daha da vahimleştirmektedir. Çünkü o yaştaki bir çocuk için okul, hayatının en ciddi ve önemli unsurudur.
Ayrıca burada büyüden öyle bir bahsedilmiştir ki, o “hem herkesin yapamayacağı”, hem de “herşeyde kullanılabilir nitelikte” bir şeydir. Üstelik ona esrarengiz ve karşı konulmaz bir buluş açısı getirilmekle beraber, onun günlük yaşantıda tabiî bir şey olarak verilmesi de oldukça zekicedir. Böylece o çocuğun zihninde büyü “ulaşılmaz ve gizemli” bir yere sahip olmakla beraber, “yapılması gerekli ve normal” olan bir şey hâline gelecektir.
Bununla beraber büyücülüğün işlendiği bu gibi yayınlar, beraberinde umutsuzluğu da doğurmaktadır. Büyünün gücünün kol gezdiği ve sürekli olarak ölüm perileri, vampirler, rûh emici gibi varlıkların zikredilmesi biraz önceki söylenenlerle neticelenir. Ayrıca “bütün problemlerin büyüyle çözülebileceği” gibi bir düşünce, çocukları ruhsal bir yıkıma uğratacaktır. Buna kendini ruhsal olarak kaptıran çocuk artık zamanla onun zarurî olduğuna da kanaat getirmeye başlar.
Çocukların Kahramanı Nasıl Birisidir?
Pekala, Haryy Potter bir kahraman olarak nasıl bir portre çizmektedir?
Her kitabın veya yayınlanan eserin içinde, mutlaka hadiseye yön veren bir “kahraman” vardır. Ve eserde bu kahramanın şahsından hareketle okuyucuya veya izleyiciye bazı mesajlar verilmeye çalışılır.
Burada Harry Potter, üstün güçlere sahip olan bir büyücüdür. Ve büyü vasıtasıyla birçok hâdiseye hükmedip, şekil verebilmektedir. İşte bu durum zihinlerde, “herkesi dilediği gibi yönetme, hâkimiyeti altına alıp, ona istediği gibi davranabilme” duygusunu benimsemeye oldukça elverişlidir. Zîrâ onun da kendini kanıtlamak için bir şeylere hükmetmeye çalışması, dilediğini yapmak istemesi yaşıyla ilgili bir durumdur.
Bir kahraman olarak karşımıza çıkan Harry Potter, her vakit “şiddete karşı şiddet uygulama savaşı”ndadır. Ve bu şiddet uygulamalarının her biri nitelikli olmakla beraber, her safhada da zikredilmiştir. Yani burada şiddet tabiî bir hâle getirildiği gibi, çocukların hayranı olduğu Harry dahil olmak üzere, romandaki tüm iyi karakterler şiddeti bir güç unsuru olarak kullanmaktadırlar. Bu ise körpe zihinlerde “intikam duygusu”nu oluşturacaktır. Halbuki Kur’ân çağlayanından gelen billûr ses der ki:
“Güzellikle kötülük bir değildir. Sen kötülüğü en güzel bir şekilde güzellikle önle. Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse candan bir dost oluverir.” (Fussilet, 34)
İşte bu, Kur’ân’ın çağırdığı ahlak yapısıdır.
Ayrıca kitapta Harry Potter’in “uyuşturucu kullandığı” ve “satanizme dair bir çok ibarelerin bulunması” onu daha da sakıncalı kılmaktadır. Aynı zamanda kitapta ahlakî prensipler de tamamen alt seviyededir. Ve burada zikredilmeyecek kadar çocukların ahlakını menfi yönde etkileyecek yapıda cümleler sarfedilmiştir.
Çocuklar, hiç şüphesiz anne ve babaları için hayatın anlamıdırlar. Onlara gelebilecek her türlü zarar anne ve babayı yaralayacaktır. Ancak bu konuda önlem almak, onun bedenini sadece hastalık, kaza ve benzeri maddî kötülüklerden korumak değildir. Onun rûh sağlığını da zinde tutacak ortamlar oluşturmak, pek tabiî âile ocağının sımsıcak koynunda olur.
Her ne kadar onları sıkmak istemesek de, bu serbestliğin bir sınırı olmalıdır. Onun arkadaş çevresi, okul ortamı, ilgi alanları, kendi şahsına ait müsbet ve menfî faktörlerin her biri âîle tarafından biliniyor ve çocuğa hissettirilmeksizin izleniyor olması lazımdır. Aksi hâlde böylesi bir kitap dahî bizim ihmalimiz neticesinde çocuğumuzu biz farkına varmadan bir takım buhranlara sürükleyebilir.
Çocuğumuza Teslim Ettiğimiz Kitap
Şimdi kontrolsüz bir şekilde “aman herkesin çocuğu okuyor” diyerek, bu tarz bir kitabı çocuğun eline verdiğimizi ve onun da okuduğunu düşünün. Daha sonra ışıkları kapatıp uyumak için yatağına yattığında onun, o yaşına has hayal gücüyle okuduklarını zihninde canlandırdığını düşünün.
İşte o kitaptaki satırlardan çocuğumuzun hayal dünyasına aksedenlerden birkaç satır:
“Rûh emiciler, bulundukları yerdeki mutluluğu emip alıyorlar. Oradaki tutsakların çoğu çıldırıyor.”
“Birden Harry’nin gözlerinin önüne Prived Drive’da kaldırımın üzerine bırakılmış bir çift bacakla, göz geldi.”
“Arkasından tuttuğu asayla bütün caddeyi havaya uçurdu. Beş altı metre mesafedeki herkesi öldürdü ve fırlayıp diğer farelerle birlikte kanalizasyona daldı.”
“Draca Malfoy’du ite-kaka kalabalığın önüne gelmişti. Asılı, hareketsiz kedi manzarası karşısında sırıtırken soğuk gözleri canlanmış, genelde kansız olan yüzü kızarmıştı.”
Bunları beraber okuduktan sonra çocuğumuzun rûhunda oluşabilecek tahribatı fark etmek hiç de zor olmasa gerek!..
YORUMLAR