Çocuklara davranış husûsunda anne-babalar zaman zaman hatâya düşebilmektedirler. Meselâ herhângi bir mes’elede hep haksız görülen taraf çocuklar olmaktadır. Oysa onlardaki gerek noksanlık, gerekse olgunlaşma, anne-babaların eğitimlerinin bir aynasıdır. Tıpkı bir san’atkârın yaptığı eserde hünerini sergilemesi gibi. Yâni güzel bir eser de, çirkin bir eser de san’atkârına âittir. Bu vesîleyle İbrahim Hakkı Erzurumî Hazretleri’nin anne-babalara yaptığı şu tavsiyelerini arz etmek istiyorum:
Anne ve Baba evladının doğumu ile sevinmelidir. Nitekim, Hazret-i Habîb-i Ekrem -sallallâhü aleyhi ve sellem- buyurmuştur ki: “Çocuk dünyada sürûr, âhirette nûrdur.”
Kız çocukları ile daha fazla mutlu olmalı, onlara hürmet etmelidir. Zîrâ, kız çocuğunda ayrı bir hayır vardır. Nitekim Hazret-i Habîb-i Ekrem -sallallâhü aleyhi ve sellem- buyurmuştur ki: “Kadının bereketlisi, ilk çocuğu kız olandır. Zîrâ, ben Hak Teâlâ’dan yükü olmayan evlat istedim, bana kızlar ihsân eyledi.”
Çocuğuna güzel bir ad vermelidir.
Yedinci gününde veya sonra akîka niyeti ile kurban kesip, onu insanlara takdim etmeli veya pişirip yedirmelidir.
Doğumun yedinci gününde veya on yaşına kadar oğlunu sünnet ettirmelidir.
Oğlu veya kızı altı yaşına geldiklerinde onlara Kur’ân-ı Kerîm, din âdâbı ve farzları öğretmelidir.
Oğluna okuma-yazma, atıcılık, yüzme ve geçerli bir sanat öğretmelidir. Zîrâ eskiler: “Sanat, fakirlikten emniyettir.” derlerdi.
Kızına yemek pişirmeyi, dikiş dikmeyi ve ev işlerini öğretmelidir.
Bütün çocuklarına süs, ihsân ve hediyelerde eşit davranmalıdır.
Turfanda meyveyi önce kız evladına vermelidir. Çünkü, onların yürekleri daha yumuşak ve daha zayıftır.
Çocuklarını şefkatle kucaklayıp, esirgeyerek okşamalıdır.
Çocuklarına gayet merhametle muâmele etmelidir.
Onlarla oynayıp, güler yüzle sohbet etmeli, gönüllerini almalıdır.
Onlara bedduâ etmeyip, hayır duâ etmelidir. Zîrâ, bedduâ fakirlik sebeplerindendir. Bazen öyle olur ki, anne-baba tarafından yapılmış bedduâ kabul olunarak insan kendi çocuğuna farkına varmadan zarar vermiş olur.
On yaşına varan çocuklarını (oğlan ve kız), ayrı döşeklerde yatırmalıdır.
Evlilik çağına ulaşan çocuklarını rızâları ile evlendirmelidir.
Evlâdının güç yetiremeyeceği hizmeti emretmemelidir. Ki, âsi olmalarına sebep olmasın.
Evlâtlarına kendi yediklerinden yedirmeli, kendi giydiklerinden giydirmelidir.
Kimsenin evlâdına kötülük düşünmemelidir. Tâ ki, yapmak istedikleri kötülük, bir müddet sonra kendi başına gelmesin!..
(Erzurumlu İbrahim Hakkı, Mârifetnâme’den)
YORUMLAR