İki Cihan Güneşi Efendimiz’in:
“-Bebek için, anne sütünden daha hayırlı süt yoktur.”[1] buyurarak yücelttiği anne sütü, çocuğun anne karnındayken aldığı gıdaya çok benzer. Beslenme uzmanları, normal şartlar altında iki yaşına kadar bebek için en ideal gıdanın “anne sütü” olduğunda hemfikirdirler. Nitekim Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerîm’de[2] bu gerçeğe işaret etmiştir.
Anne sütü, çocuğun hem fizik, hem de ruh sağlığı açısından oldukça önemlidir. Çünkü hiçbir gıda, anne sütünün yerini tutamaz. Anne sütü; bebeğin sindirim sistemine, büyüme özelliklerine ve ihtiyaçlarına en uygun gıdadır. Bu nedenle zarûrî bir durum yoksa, yani annenin sağlığı yerinde ise ve sütü de yeteri kadar varsa, anne sütü yerine hayvan sütü veya başka gıdalar kullanılmamalıdır. Çocuk için, bu en güvenli beslenme yönteminden, vazgeçmemeli ve bebek anne sütünden mahrum bırakılmamalıdır.
Anne Sütünün, Diğer Sütlere Göre Üstünlüğü
Anne sütünde bulunan protein, yağ, şeker, mineral ve vitamin gibi gıdalar, miktar ve vücutta kullanılması yönünden, bebeğin büyüme ve gelişmesine, hayvan sütlerinden daha çok katkıda bulunur. Bunun için de anne sütüyle beslenen bebeğin, gereğinden fazla beslenmesi söz konusu değildir.
Anne sütü, hayvan sütlerine göre bebeği hastalıklara ve zararlı maddelere karşı daha fazla korur.
Hayvan sütlerinde bulunan hastalık yapıcı mikropların ve zararlı maddelerin bebeğe bulaşma ihtimali çok yüksektir. Hastalıklı hayvanlardan, sütün konduğu kaplardan ya da kirli çevreden, süte zararlı mikrop ve maddeler geçebilir. Ayrıca bitki ve hayvan zararlılarını öldürmek için kullanılan tarım ilaçları da dolaylı olarak hayvan sütüne bulaşabilir. Böyle bir durumda, ilaçların sütteki kalıntıları bile bebek için zararlıdır.
Anne Sütünün Çocuk İçin Faydaları
Bebeği, anne sütüyle beslemek daha sağlıklı, kolay, ekonomik ve daha güvenlidir.
Anne sütü; nerede olursa olsun, aynı sıcaklıkta, mikropsuz, daima taze ve hazır, bebek için en ideal besindir.
Anne sütü, yeni doğan bebeğin kolayca sindirebileceği bir yapıdadır. Bebek için husûsî tertiplenmiştir. Bunun için, anne sütü, ilk günlerde -3 ilâ 10 gün- kolastrum şeklinde gelir. Bu, bebek için çok yararlıdır. Bebeği, mikrobik hastalıklara karşı korur, bağırsak hareketlerini hızlandırır ve bağırsakları temizler. Bu nedenle kesinlikle bebeğe ağızdan verilmelidir.
Anne sütünün sindirimi çok kolaydır. İçindeki bileşiklerin %96’sı organizma tarafından kullanılır. Anne sütü o kadar kolay sindirilir ki, bir buçuk saat sonra mide boşalır. Bu kolay sindirim sonucu da bebeğin bir anda aşırı kilo alması önlenir. Ayrıca, çocuk doğrudan anne memesinden süt emmesiyle annesinin kilo almasını da önler.
Anne sütünün sindirimi kolay olduğundan, anne sütüyle beslenen bebeklerde, beslenme bozuklukları, zatürre, ishal, kulak iltihapları, kabızlık, gaz sancısı daha az görülür.
Anne sütüyle beslenen bebeklerde, menenjit gibi bazı ağır hastalıkların görülme oranı da düşüktür.
Anne sütü içinde alerji yapabilecek maddeler bulunmadığından, diğer sütlerle beslenen çocuklarda görülen alerjik ishaller ve pişiklere, anne sütü ile beslenen bebeklerde daha az rastlanıldığı gibi bu bebeklerde, süte uyumsuzluk, bağırsak bozuklukları, kusma, beslenme zorlukları gibi durumlar da nâdir görülür.
Anne sütü bebeklere, bakteri ve virüslerin yol açtığı çeşitli hastalıklara karşı direnç kazandırıcı özellik taşır. Yapılan birçok araştırma sonucunda, anne sütünde; çocuk felci, çeşitli üst solunum yolu ve bağırsak hastalıklarına yol açan mikroplara karşı bağışıklık sağlayan maddeler bulunduğu;
Anne sütüyle beslenmeyen bebeklerde bu ve benzeri hastalıkların ve bu hastalıklardan ölüm oranının, anne sütüyle beslenenlerden çok yüksek olduğu görülmüştür. Ayrıca, anne sütüyle beslenen bebekler, kazandıkları direnç sayesinde, hastalanındıklarında kolayca iyileşmektedirler.
Anne sütündeki demir, kalsiyum ve D vitamini bebeğin bağırsaklarından kolaylıkla emildiği için anne sütü ile beslenen çocuklarda demir eksikliğinin yol açtığı kansızlık ve kalsiyum eksikliğiyle ilgili olan kemik zayıflığı daha az görülür.
Bebeğini kendi sütüyle besleyen anneler, rûhî yönden rahatlarlar. Ayrıca, son zamanlarda yapılan araştırmalarda bebeğini uzun süre emziren annelerin göğüs kanserine yakalanma riskinin, emzirmeyenlere göre daha düşük olduğu görülmüştür. Çünkü, meme kanserine yakalanan kadınların ekserîsi, evlenmemiş, çocuk yapmamış veya bebeğini “çirkinleşirim” bahanesiyle emzirmemiş kadınlardır.
Daha çok, küçük çocuklarda görülen parmak emme alışkanlığına, anne memesini düzenli emen çocuklarda daha az rastlanmaktadır.
Beynin gelişmesi için lüzûmlu olan koruyucu yağ asiti, anne sütünde daha fazladır. Bu nedenle, anne sütüyle beslenen bebekler daha zekî olurlar.
Bebeğin anne sütüyle beslenmesinin en önemli faydası; anne ile çocuk arasında sağlanan psikolojik yakınlıktır. Anne emzirme esnasında çocuğuna sadece maddî gıda değil, bunun yanında mânevî gıda da vermektedir. Maddî gıda olan “anne sütü” ile çocuğun bedeni beslenirken, mânevî gıda olan “anne sevgisi ve sıcaklığı” ile kalbi beslenmektedir. Bu sâyede çocuğun anneye olan bağlılığı ve güveni daha da artmaktadır.
Ayrıca bu kadar önemli olan emzirme işi, güzel niyet ve Allah’ın rızasını kazanmak düşüncesiyle yapıldığı takdirde, Allah’ın izniyle her zaman meyvesini verir. Bundan dolayı olacak ki, Amr bin Abdullâh -radıyallâhu anh- oğlunu emziren karısına şöyle demiştir:
“-Çocuğunu emzirmen, hayvanın yavrusunu emzirmesi gibi olmasın! Hayvan acıma hissiyle yavrusuna şefkat gösterir. Sen ise Allah’ın rızâsını isteyerek, senin emzirmenle Allah’a ibadet edebilecek bir insanın hayat bulmasını düşünerek yavrunu emzir!..”
Ek Gıdalara Geçiş
Bir süt çocuğu, annesini emmeye devam ederken aynı zamanda ek gıdalara de alıştırılmalıdır. Anne, normal miktarda süt üretiyorsa ve bebeğin büyüme ve gelişmesi de normal sınırlarında ise dördüncü aya kadar bebeğin besin ihtiyacı, anne sütüyle karşılanır. Ancak bebeğe birkaç aylıkken meyve suyu verilmesinde yarar vardır.
İkinci aydan itibâren bebeğe meyve suyu; hazmı kolay olan elma suyundan başlayıp havuç, şeftali, portakal, domates gibi mevsimlik diğer meyve ve sebzelerin suyuna geçilir. Yalnız bu meyve sularını kendiniz, evinizde bebeğinize vereceğiniz kadar hazırlamanız daha sağlıklıdır. Başlangıçtaki miktar, 1 tatlı kaşığı iken; daha sonra bu miktar, yavaş yavaş yarım çay bardağına çıkarılır. Altıncı aydan itibaren meyve ezmesi verilmeye başlanır. Bebek buna alıştıktan sonra günde 1 kaşık yoğurt verilmeye başlanır. Yoğurda alışan bebeğe günde 2 kaşık olmak üzere unlu çorbalar (tarhana, pirinç, şehriye vb.), daha sonra 2 kaşık sebze çorbaları verilmelidir. Zamanla sebze çorbalarına kıyma veya et eklenerek etli besinlere alıştırılır.
Sekizinci ve dokuzuncu aydan sonra da fazla yağlı ve salçalı olmaması şartı ile ev yemekleri verilebilir.
Yalnız burada, annelerin sütleri devam ettiği müddetçe, bebeklerini iki yaşına kadar emzirmelerinin, çocuğun hem fizik, hem de ruh sağlığı açısından oldukça önem arz ettiğini hatırlatmakta fayda var.
Süt Emziren Anneler,
Stresten uzak durmalısınız.
Özellikle eşinizden ve çevrenizden destek görmelisiniz.
Yeterli ve dengeli beslenmelisiniz.
Fazla teskin edici ilaç kullanmaktan kaçınmalısınız.
Kozmetik ürünler kullanmamalısınız.
[1] Müsnedi Zeyd, s: 481; Peygamberimizin Sünnetinde Terbiye, İbrahim Canan, s: 224.
[2] Bakara Sûresi, 233. âyet-i kerîme.
YORUMLAR