Hoşgörü, Başıboş Bırakmak Değildir!
Yaptığı her hata başına kakılan ve ufak tefek eksiklikleri hoş görülmeyen çocuk ve gençler, ilerleyen dönemlerde pek çok menfî (olumsuz) duygu içine girebilirler. Meselâ telaşlı, korkak, çekingen, vesveseli ve içine kapanık bir psikoloji içinde bulunan fertler, genellikle her hatası yüzüne vurulan çocukların büyümüş hâlidir.
Çocuk hata yaparak doğruyu bulacaktır. Hataya karşı hoşgörülü olabilmek için çocuklara bu yanılma payını bırakmak gerekir.
Anne-babanın aslî vazifesi, çocuğunu her türlü kötülük ve yanlıştan korumaktır. Bu sorumluluk icabı, elbette çocuğun zarar görmemesi için tedbir alınacaktır. Meselâ camdan bakan çocuğu yalnız bırakmak, karşıdan karşıya geçerken küçük çocuğun elini tutmamak, televizyon karşısında uyku saatini geçiren çocuğa ses çıkarmamak, eve geç gelen gence tepki göstermemek, yanlış alışkanlıklara izin vermek tabiî ki hoşgörü değildir.
Hoşgörü ile başıboş bırakmak, birbirine karıştırılmamalıdır.
Gence kendi hayat tecrübelerini elde edene kadar geçen sürede fırsat tanınmalı, hatalı davranışlarının muhtevâsına göre esneklik gösterilmeli ve karşılaşabileceği güçlükler hakkında önceden bilgilendirilmelidir.
Peki Ayrım Nasıl Yapılır?
Asıl amaç, çocuk ve gencin yapıcı tecrübeler kazanmasıdır. Çünkü hoşgörü ortamında büyüyen çocukların hareketlerinde rahatlık vardır. Böyle rahat bir ortamda büyüyen gencin, sosyal ve psikolojik uyumda zorlanma ihtimali düşüktür. Yüzünde mutluluğu, sesinde yumuşaklığı her zaman görebilirsiniz. Problem çözme konusunda başarı oranı yüksektir, geleceğini planlar, başarı ve başarısızlık kavramlarını çok iyi kullanabilir. Yani yaşına uygun özellikleri ve rolünü iyi benimsemiştir. Bu sebeple bu prensipleri hayatına yansıtma safhası olan uygulamada sıkıntı yaşama ihtimali azdır.
Hoşgörü, nesiller arasında da önemli bir husustur. Babaanne ve dede gibi büyüklerin, toplumdaki sosyal değişimi kabul etmeyerek sert ve katı tutumlar takınması veya kendi zamanlarında yaşadıkları sıkıntılar dolayısıyla gençlere aşırı serbestlik göstermeleri çeşitli problemler oluşturabilir.
Modern çağın getirdiği bazı değişikliklerin âdet ve gelenekler üzerindeki olumsuz tesirleri ile din ve ahlâk anlayışında meydana getirdiği bozulmalar, hoş görülemez. Böyle bir hususta hoşgörü beklemek, bu kavramın yanlış anlaşılmasından veya hatalı uygulanmasından kaynaklanmaktadır.
Kavram kargaşası insanlarda düzensizlik, kuralsızlık ve sonuç olarak irâdesizlik meydana getirmektedir. Zihninde doğrular ve yanlışlar arasında bir muhâkeme yapmaktan mahrum kimseler, hangi konuda neye tâviz vereceklerini ve neyi tâvizsiz uygulayacaklarını bilemezler. Bu da hem kendileri açısından ve hem de yetiştirmiş oldukları çocuk ve gençler açısından tutarsızlık ve şahsiyet bölünmesine yol açar.
Temel prensip ve doğrularda tâviz olmaz. Ama insanın, gayr-i irâdî (istemeyerek) ve bir kereye mahsus yaptığı hatalar hoşgörülebilir.
YORUMLAR