OKUL FOBİSİ
Okula yeni başlayan çocuklarda, yeni durumun uyandırdığı belirsizlik duygusu, kısa süre içerisinde yoğun korku duygusuna dönüşebilmektedir.
Birçok çocuk, sözde bahaneler üreterek okula gitmek istemediğini söyler; çoğu zaman öğretmeninden korktuğunu, arkadaşlarının ona iyi davranmadığını, okulun sıkıcı bir yer olduğunu söyler. Hatta çocuğun stresi o derece artar ki, çocukta baş ağrısı, karın ağrısı, ateş şikâyetleri ile birlikte şiddetli bulantı, kusma nöbetleri görülebilir. Bunun yanı sıra iştahsızlık, uykularında bozulma, alınganlık, sinirlilik hâli, içe kapanıklık, tikler de oluşabilir. Okullar; tatil olduğunda ise, çocuk mutlu ve huzurludur, bu şikâyetleri tamamen ortadan kalkmıştır.
Öne sürülen bu psikolojik ve fizîkî mazeretler, aslında birer maske gibi anneden ayrılma endişesini gizlemektedir. Okul çağına kadar anneden ayrılmayan ya da ev dışında fazla tecrübesi olmayan çocuklarda, okul fobisinin daha çok karşımıza çıkması, bize durumun sosyal yaşantı tarzı ile ne kadar yakından ilgili olduğunu göstermektedir. Özellikle bu fobi, okul ortamına ilk kez giriş yapan 1. sınıf veya anasınıfı öğrencilerinde daha sık karşımıza çıkmaktadır ve okul korkusu yaşayan çocuklarımızın sayısı hiç de küçümsenecek kadar az değildir. Eylül ve Ekim ayları boyunca okulların kapılarında bekleyen veliler ve ağlayan çocuklar, alışık olduğumuz manzaralardır.
Çocuklardaki bu gerginlik ve tedirginlik hâli, bir-iki haftayı geçmediği sürece, durumu basit okul korkusu olarak adlandırabiliriz ve gerginliğini sadece yeni duruma adapte olmanın verdiği stresin bir yansıması olarak kabul ederiz. Fakat bu süreç, daha da uzayıp çocuğun okuldaki performansını ve ev hayatını etkilemeye başlayınca “fobi” de başlamış demektir.
Okula gitmek istemeyen çocuk, ya anneden ayrı kaldığı süreç içerisinde annesine bir zarar gelebileceği endişesi taşır, ya da o yanında olmadığı zaman kendisini yetersiz ve korumasız hisseder. Bu yüzden çocuğu okula gitmeye zorlamak, tehdit etmek yerine yapılacak en uygun davranış, okulda yalnız olduğunda dahî tek başına kendine ait işleri yapabileceği yönünde destek vermek ve korkuları hakkında konuşmaktır.
Okul fobisini sadece çocuğun anneye bağlılığından kaynaklanan bir durum olarak izah etmek mümkün değildir. Aynı şekilde anne de çocuğundan ayrılma endişesini taşımaktadır. Okul dönemine kadar bağımlılığını sürdürdüğü, sürekli kontrolü altında tuttuğu en değerli varlığı, artık tüm gün gözünün önünde olmayacak, dış çevreden gelebilecek tehditlerin etkisi altında kalacaktır. Bu düşünce, anneyi içten içe tedirgin eder. Sonuç olarak anne ve çocuğun birbirlerine olan marazî bağımlılığı, okul yıllarında okul fobisi olarak karşımıza çıkar.
Genellikle okul fobisi yaşayan çocukların başarı kaygısı olan, özgüven eksikliği yaşayan, uslu, uyumlu, pasif ve itaatkar çocuklar olması dikkat çeker, çünkü hayatları boyunca hep kollanmaya alışmışlardır.
Okul fobisi olan çocuklara yaklaşım konusunda bilinçli davranmak çok önemlidir; çocuğun isteksizliğinin geçmesi beklenmemeli, okula dönüş bir an önce gerçekleştirilmelidir. Okuldan ayrı kalınan dönem uzadıkça, çocuğun oturmuş bir sınıf düzenine intibak etmesi daha da zor olacaktır. O okuldan ayrı kaldığı dönem içerisinde sınıftaki diğer çocuklar okula uyumlarını tamamlamış, arkadaşlıklar kurmaya başlamış olacaktır. Bu oturmuş düzen içerisinde kendisine bir yer edinebilmesi ise, onun için daha güç olacaktır.
Bir an önce bu zor göreve başlamalı ve kısıtlı bir süre olsa da okulda vakit geçirilmelidir. İlk günlerde anne, çocuğa okulda eşlik edebilir, fakat her geçen gün çocuğun okulda geçirilen süresi artırılmalı, bunun yanında annenin okulda geçirdiği süre ve çocuğa fizîkî yakınlığı azaltılmalıdır. Bu şekilde bağımlılığı kademeli olarak ortadan kaldırmak ve çocuğu da fazla örselemeden okula alıştırmak hedeflenmelidir.
YORUMLAR