CÂMİDE ÇOCUK VAR!
Câmi ve çocuk… Birbirine yakışan iki kelime… İkisi de temiz, berrak, saf ve huzur dolu…
Biz Türkler, câmi kelimesini tercih etmişiz; cem eden, toplayan mânâsında. Câmileri de genellikle namaz, duâ, tesbihât, Kur’ân okuma, mevlid okuma gibi maksatlarla kullanmışız. Oysa Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ne yapmış? Mescidi “çok fonksiyonlu” şekilde kullanmış. İbadetin yanı sıra, gerektiğinde yatakhane, yemekhane, nikâh salonu, dinlenme salonu, heyetleri kabul ve onlarla görüşme, oyun alanı gibi pek çok maksat ve hizmete mâtuf olarak kullanılmış mescidler…
Câmilerle ülfetimiz, daha çok Ramazan aylarında artıyor. Mukabeleler, vakit namazları, teravih namazları, îtikâflar, toplu iftarlar ve Ramazan’ın nihayetinde bayram namazı ile câmiler dolup taşıyor. Tabiî, bu Ramazan, salgın hastalık sebebiyle maalesef bu bahtiyarlıktan mahrumuz.
Çocukken uzun kış akşamlarında arkadaşlarımızla teravihlere koşardık, mahalle câmisine… Hanımlar mahfili alt katta, hayrına verilmiş halı ve kilimlerin serili olduğu, biraz rutûbet kokan, ortasında soba bulunan bir yerdi. Seccadelerimizi alır, ezanla koşardık câmiye. Sobanın arkasında ya da yanında saf tutabildiysek, kendimizi şanslı hissederdik. Hacı teyzeler bazen bize soba etrafında yer bırakmazdı. Bir kenarda gülüşüp eğlenmekten üşüdüğümüzü hissetmezdik. Uzun teravih namazları, bize oyun gibi gelirdi, bizden hoşnut olmayan teyzeleri, hiç ama hiç umursamadan namaza devam ederdik.
O namazlardan ne bir sûre, ne bir duâ hatırlıyorum; hatırladığım tek şey, arkadaşlarımla yaşadığım güzel duygular ve ertesi akşam tekrar câmiye gelme iştiyâkı… Çocuk, câmide güzel hatıralar biriktirmelidir ki, câmiye cemaat olsun.
Bizim toplumumuzda alışılagelmiş bazı tavırlar var: Çocuğun varsa câmiye gelme, namazını evinde kıl. Çocuğunla câmiye geldiysen, onu derhal sustur. Ya da susturacak bir yol bul. Sünnete bakıldığı zaman, bu düşünce tarzı kabul edilebilir değildir. Teravih namazlarında selâm verir vermez çocukları tehdit eden, onları dışarı gönderen, onları ve annelerini alenî azarlayan insanlar aramızdan hiç eksilmedi, azalmış olsa da hâlâ varlıklarını koruyorlar. Elbette kundaktaki bebekle câmiye gidilmemeli, ama bilhassa erken çocukluk döneminde bulunan çocuklar câmiye getirilmeli, câmiyle tanıştırılmalı, câmiyi sevmelidir.
Çocuklarımla alışveriş merkezine de gidiyorum, kır gezisine de, câmi ve türbelere de… AVM ve gezilerde sâkin olan insanımız, câmide aslan kesiliyor. Câmi cemaatine bir bakın; bazıları patlamaya hazır bomba mübârekler!
“-Sana iğne yaparım!” gibi yüzde yüz yalan bir sözü, çocuklara kolayca söyleyiveriyor bazıları… Çocuklar babalarıyla câmiye gidince hacı amcalar; anneleriyle câmiye gidince hacı teyzeler, kıldıkları namazdan çok bizimle ilgileniyorlar.
Tarihî geçmişe sahip bir şehirde yaşadığımız için ecdâd yâdigârı câmilere çokça gidiyoruz. Çocuklar câmide koşmayı, tespihlerle oynamayı, saklambaç oynamayı, minbere, kürsüye çıkmayı çok seviyorlar. Bunları elbette cemaatin olmadığı vakitlerde yapmalarına izin veriyorum. Fakat münferit bir namazın en az on dakika sürdüğü düşünüldüğünde bir çocuğu on dakika yerinde oturur vaziyette tutmak da mümkün olmuyor. E ne yapalım? Çocuğumuz var diye câmiye gitmeyelim mi? Câmiye gidince çocuğun eline telefon/tablet mi verelim? E o zaman “Haydi çocuklar câmiye!” ilanları boşuna mı yapılıyor?
4-6 yaş grubu öğrencilerimizle de sık sık câmi ziyareti yapıyoruz. Vakit namazının kılınmadığı bir zaman diliminde, câmimizin imamından izin alarak öğrencilerimizle câmiye gidiyoruz. Ayakkabılıklara ayakkabılarını bıraktıktan sonra çocukları tutmak ne mümkün? Önce câmi içerisinde (tabiî ki cemaat yokken, sabah saatlerinde) koşturuyorlar. Daha sonra saf tutup iki rekât kuşluk namazı kılıyor, ardından toplu duâmızı okuyoruz. Daha sonra çocuklarla câmide saklambaç ve bazı oyunlar oynuyoruz. Kontrollü bir şekilde onları minbere ve hanımlar mahfiline çıkarıyoruz.
Çocuklarımla bir câmide namaz kıldığım vakitlerde, çocuklarım, elbette ki eteğimin dibinde benim namazı tamamlamamı beklemiyorlar. Ben de onlardan bunu beklemiyorum açıkçası… Zamâne çocukları, hem keşfetmeye meraklılar, hem de hareket etmek onların fıtratında var. Câmi ışıklarını açıp kapatmaktan tutun da, imam odasında imamın sarık ve cübbelerini denemeye varana kadar, her türlü çocukluğu yaptılar/yapmaktalar…
Bir defasında öğle ile ikindi arası bir vakitte, kızım ve oğlumla öğle namazını edâ etmek üzere câminin hanımlar bölümüne girdik. Onlara yer gösterdim ve sessizce orada durabileceklerini söyledim. Oturarak namaz kılan ve sanırım nâfile kılan bir teyze, her iki rekâtta bir selâm veriyor, bizim çocuklara oturduğu yerden bir şeyler söyleyip tekrar tekbir alarak namaza başlıyordu.
Namazımı tamamladıktan sonra erkekler mahfilinden de bir ses yükseldi. Çocukların ses çıkardığından dert yanan bir ses… Derhal paravanı geçip erkekler mahfiline girdim. Rahatsızlığının sebebini sorduğumda, oradan bağıran amca, birdenbire tekbir alıp namaza duruverdi. İşte böyle öğrenilmiş refleks hareketler de görebiliyoruz insanlardan... Namaz vakti değilken, ya da cemaat câmide değilken, münferiden namaz kılan insanların çocuk sesinden rahatsızlık duyması, anlaşılır şey değil doğrusu…
Biz yetişkinler bir trene bindik, hayatımıza devam ediyoruz; ama çocuklarımız belki de bizim menfî tavırlarımız yüzünden o trene binmeyi tercih etmeyecek ve tren kaçıp gidecek… Buna sebep olmayalım. “Daha küçük!” demeden, çocuklarımızı câmi ile buluşturalım.
Haydi Çocuklar Câmiye
Çocuğunuza câmiye neden gitmek istediğini sorun; hiç düşünmeden “Oynamak, annem-babamla birlikte olmak!” diyecektir.
Evvelâ çocuğa câmiyi ve bölümlerini anlatın. Bu anlatıma câmiyi tanıtan video izletmek, câmi ile ilgili resimler yapmak, oyun hamuru ile câmi şekli yapmak, çocuğunuzun cinsiyetine göre takke, başörtüsü tedarik etmek de dâhil olsun… Bu konuda yazılmış çocuk kitaplarını onlara okumak da bir diğer fikir olabilir…
Kâbe ve Mescid-i Nebevî resimlerini çocuklarınıza gösterin. Müslümanların seccâdesini Kâbe yönüne serdiğini, orasının bizim için önemli ve değerli olduğunu her fırsatta anlayacağı şekilde dile getirin.
Okul öncesi dönemdeki çocuklara, “Câmi, Allâh’ın evi” cümlesini (doğru olsa da) pek kullanmayın. Bunun yerine, “Câmi, Allâh’ın sevdiği yerdir!” cümlesini tercih edin. Somut düşünce döneminde oldukları için, “Câmi, Allâh’ın evi ise, peki Allah nerede?”, “Allâh’ın evi nasıl olur?” gibi sizi zor durumda bırakacak sorular sorabilirler. Hattâ Allâh’ın evinde ona kızan, onu câmiden kovan insanlar olursa, çocuğunuz bunu ömür boyu unutmaz ve tepki bile geliştirebilir. Bunun misalleri maalesef, ama maalesef çoktur.
Çocuğunuza câmi ziyareti yapacağınızdan bahsedin ve birlikte abdest alıp hazırlık yapın. Gitmeden önce câmiye neden gittiğinizi, orada nasıl davranmamız gerektiğini ve en önemlisi orada bizden başka insanların da olacağını ona anlatın. İnsanlara rahatsızlık vermeden câmide “neler yapmaması gerektiğini” değil, “neler yapabileceğini” öğretin.
Yanınıza mutlaka ses çıkarmayan sade bir oyuncak, su, atıştırmalık ve altına sermek için örtü alın. Siz namaz kılarken çocuğunuza uygun bir yer gösterin ki, namaz kılmak istemezse orada vakit geçirsin.
İlk kez gittiğiniz bir câmide çocuğun câminin bölümlerini keşfetmesine izin verin. Hattâ namaz saatinden biraz önce gidip bunu birlikte yapın. Çocuklar câmide dolaşırken sizin elinizi bırakıp koşmak, müezzin mahfiline ve minbere çıkmak isteyeceklerdir. Eğer namaz vakti değil ve câmi de tenha ise, buna izin verin. Çocuğunuz kontrollü bir şekilde o bölümleri incelesin. Hatta câmide imam yahut müezzin varsa, bunları ondan ricâ edin. Çocukken cübbeli ve sarıklı din vazifelileri, hepimizin gözüne kocaman ve ulaşılmaz insanlar olarak görünmez miydi? Çocuğunuz câmi vazifelisinin elinden tutsun ve câmide kısa bir gezi yapın.
Çocuğunuzu câmide güvenlik konusunda uyarmanız gerekecektir. Mikrofon, anfi, kablolar gibi elektronik bölüme yaklaşmaması ve hanımlar mahfilindeki paravanlara tırmanmaması gerektiği, üst kattan aşağıya sarkmaması gerektiği, çocuğumuzun kesinlikle bilmesi ve uyması gereken câmi kurallarıdır.
Cemaatle namaz kılarken en ön safta çocuğunuzla olmanız sizi zorlayabilir. Bu sebeple, en arka safta yahut çocuğunuzun hareket alanının geniş olacağı bir safta namaz kılmayı tercih edin. Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- saf düzenini, erkekler, orta yaştaki çocuklar, hanımlar ve küçük çocuklar olarak belirleyip namaz kıldırmıştır. Çocuğunuz cemaatle namaza iştirak edebilir, ama ondan bütün bir namazı kılmasını beklemeyin. Yaptıklarına odaklanıp takdir edin.
Siz namaz kılarken çocuğunuz namaz kılmayacaksa, ona tesbihlerle oynayabileceğini, ona göstereceğiniz alanda dolaşabileceğini, namaz kılan insanların dikkatlerini kaçıracak davranışlarda bulunmaması gerektiğini güzel bir dille anlatın. Câmide konuşma sesleri yankı yapacağından, câmiye girişten itibaren kısık sesle konuşun ki, çocuğunuz da sizin gibi konuşsun.
Teravih namazına gitmişseniz, çocuğunuzun siz namaz kılarken rahat etmesi için, (mevsimine göre) açık havada namaz kılınan yerleri tespit edin ve yanınızda oyuncak götürün. En az bir saat süren bir namazda çocuğun sıkılacağını aklınızdan çıkarmayın. Eğer câmide namaz kılıyorsanız ve çocuğunuz size de cemaate de rahatsızlık vermeye başladıysa, teravih namazını yirmi rekâta tamamlamadan câmiden ayrılıp kalan rekâtları münferiden (tek başınıza) kılın.
“-Biz çocukluyuz, câmide bize karışılmasın; çocuklar câmide gürültü yapsa da sessiz kalalım!” gibi aşırı serbest ve denetimden uzak yaklaşımlara karşı temkinli olmakta fayda var.
Câmi, her şeyden önce bir ibadethânedir. Oraya giderken belli bir edep ve erkân gerekir. Çocuğumuz bebeklikten çıkıp 2-3 yaşlarına gelince câmi ile tanıştırmak, çok sık olmasa da onu câmiye götürmek, ona duygu olarak pek çok şey kazandıracaktır.
Diğer taraftan artık demode olan takıntılardan kurtulup câmide aşırı ses, gürültü ya da dikkat çekici işler yapmayan çocukları da sevgi ve şefkatle kucaklayalım. Unutmayalım, onlar bizim neslimizi devam ettirecek ve İslâm bayrağını istikbale taşıyacaklardır. Farz olan Cuma namazı vakitlerinde parklarda, banklarda, çarşı-pazarda umursamadan dolaşan ergen ve genç erkek çocukları gözümüzün önüne getirelim ve câmi sevgisinin çocuk yaşta başladığını unutmayalım.
Cenâb-ı Hak, nefsimizi ve neslimizi namaz kılanlardan, cemaatte dâim olanlardan eylesin… Âmîn!
Zarûrî Bir Not: Bu yazı, Korona virüsü gibi salgın hastalık tehlikesinin bulunmadığı bir zamanda yazılmış olduğundan, bu tehlikenin geçip câmilerin yine herkese açıldığı dönemlere hitap etmektedir. Bu netâmeli günlerde en güzel ibadet, evimizde ve mümkünse cemaatle kıldığımız ve âilemize örnek olduğumuz namazlarımızdır. Gereksiz sokağa çıkarak kimsenin vebâline girmeyelim. Çocuklarımız da bu zor günleri nasıl geçirdiğimize bakarak kendi hayatlarına dersler çıkarsınlar. Rabbimiz, bütün insanlığı bu ve benzeri, gücümüzü aşan amansız dert ve hastalıklardan gerekli îkaz ve ibretleri almış olarak lûtf u keremiyle selâmete çıkarsın. Âmin.
YORUMLAR