Ahzâb sûresi 21. âyette «üsve-i hasene: en güzel örnek» olarak gösterilen Rasûlullah -sallallâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in her hâli ümmete bir nümûnedir. Bir âile reisi ve baba olarak sergilediği davranışlar ve mübârek sözleri ise çocuk terbiyesinin daha doğmadan önce başlayıp, doğum ve yetişme safhalarının tümünü içine almaktadır.
Bu istikamette islâmiyette çocuk terbiyesi, yavru daha dünyaya gelmeden başlar. Çünkü ana-babanın karakter ve yapıları, çocuğa müsbet veya menfî tesir eder. Peygamber Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem-:
“Bir kadın dört şey için nikâh edilir: Malı, güzelliği, hasebi (soy ve şerefi) ve dini. Siz dindar olanı tercih edin. Aksi halde sıkıntıya düşersiniz.” (Buhâri, Nikah, 15) buyurarak toplumun nüvesi durumundaki ailenin dînî bir çerçeceye oturtulmasının luzümuna dikkat çekmişlerdir.
Evlendikten sonra doğuma kadar olan safha da terbiye yönünden büyük bir öneme hâizdir. Çünkü bu safhada, çocuğun daha cenin hâlindeyken bile anneden, onun yaşayış tarzından, aldığı gıdalardan ve psikolojik hâllerinden tesir aldığı tıbbî araştırmalar neticesinde ortaya çıkmıştır.
Çocuğun dünyaya gelmesiyle beraber başlayan eğitim ise yavrunun hem dünya, hem de âhiretini kazandırmaya yöneliktir. İslâmiyet çocuğa insan olması hasebiyle değer vererek bu mevzuda anne-babaya mes’uliyet yüklemiştir. Peygamberimiz bir hadîs-i şeriflerinde “Her çocuk İslam fıtratı üzere doğar. Ancak anne-babası onu Yahudi, Hıristiyan veya Mecûsî yaparlar.” (Buhârî, Cenâiz, 80, 93) buyurmuşlardır. Bizlere düşen bu şuurla hareket etmek ve âhiret semerelerimizi (meyvelerimizi) en güzel şekilde yetiştirmektir.
* * *
İslâm dini terbiye ile ilgili olarak çocukları belli yaş safhalarına ayırır. Biz burada çocuğun doğumu ve ilk yedi günüyle ilgili hususları incelemek istiyoruz:
- a) Çocuğa giydirilecek ilk giysi
Çocuğun doğduğu ilk günde yapılacak muâmelelerin ayrı bir ehemmiyeti vardır. Peygamberimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem- Hazret-i Hasan dünyaya geldiğinde ona sarılan sarı bezi atarak, beyaz bir bezle onu sarmıştır. Bu hâdise, Peygamberimizin özellikle yeni doğmuş çocuklara sarılacak ilk bezin beyaz olmasını arzu ettiklerini göstermektedir. Bu en azından erkek çocukları için böyledir.
- b) Tahnik
Hazret-i Âişe -radıyallahu anha-, şöyle anlatır:
Ashab-ı kiram çocukları doğar doğmaz onu Peygamber Efendimize getirirlerdi. Efendimiz de onları kucağına alır, hayır dualarda bulunur, bazen kulağına eğilip ezan okuyarak ismini söyler ve hurma ve benzeri tatlı bir şeyi ağzında çiğneyip yumuşattıktan sonra çocuğun damağına bunu sürerdi. Buna tahnik adı verilir.
Araştırmalar çocuğun ilk gıda olarak tatlı bir şey aldığı takdirde; doğum sarılığı riskinin azaldığını ve zekanın olumlu yönde etkilendiğini ortaya koymuştur.
- c) Güzel isim verilmesi
İsim, kimliğin ilk kelimesidir. Bundan dolayı Peygamberimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem- çocuğa yapılacak ilk vazifeler arasında (ilk yedi gün içerisinde) “güzel isim” konulmasını saymıştır.
Allah Rasûlü, aklen ve şer’an (dînen) kerih (çirkin) olan isimlerin konulmasını uygun görmemişler ve bu tür isimlerle karşılaştıklarında da onları değiştirmişlerdir.
İki cihan güneşi, bir hadîs-i şeriflerinde:
“İsimlerinizin Allah katında en sevimli olanı Abdullah ve Abdurrahman’dır.” (Müslim, Âdâb, 2) buyurarak, tevhid inancını gösteren bu ve benzeri isimlerin makbul olduğunu belirtmişlerdir.
- d) Akîka kesilmesi
Akîka kurbanı kesilmesi, câhiliye devrinde de uygulanan bir âdet idi. Peygamberimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem- bu âdeti bir sünnet kılarak devam ettirmişlerdir. Çünkü bu, yeni doğan çocuk için bir şükür ifadesidir.
Akîka kurbanı, çocuğun doğduğu günden itibaren büluğ çağına kadar kesilebilir. İlk yedi günde kesilmesi ise tavsiye edilmiştir. Bu kurbanda Cenâb-ı Hakk’a şükrün yanı sıra kazâ ve belâdan korunma maksadı da vardır. Peygamberimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem-:
“Her çocuk akîkasıyla rehinlenmiştir. Yedinci günde onun adına kurban kesilir, saçı tıraş edilir ve isim konur.” buyurmuşlardır.
- e) Başın tıraş edilmesi:
Akîkayı emreden hadisler umûmiyetle başın tıraş edilmesini ve saçın ağırlığınca altın ve gümüş tasadduk edilmesini de emreder.
Allah Rasûlü, torunları olan Hazret-i Hasan ve Hazret-i Hüseyin’in doğumlarından sonra kendileriyle bizzat ilgilenip akîkalarını kestirmiş; saçlarını tıraş ettirip, tasaddukta bulunmasını da anneleri Hazret-i Fâtıma’ya emretmiştir.
Şah Veliyullâh Dehlevî, bu tasadduku çocuğun “cenin” hâlinden “çocukluk” hâline geçmesi gibi son derece mühim bir nîmete karşı, şükran borcunun ifadesi olarak değerlendirmiştir.
Ayrıca ilk yedi günde yapılması tavsiye edilen şeylerden bazıları da erkek çocuklarının sünnet ettirilmesi ve kız çocuklarının da kulakların delinmesidir.
YORUMLAR