Bu Nasıl Bir Yürek?

Bir buçuk aydır, yeniden anne olmanın hazzını yaşıyorum. Yavrumun gözlerine bakarken orada Rabbimin lütfettiği rahmetin bir tezâhürünü ve kendi âcizliğimi hissediyorum. Rabbimin en büyük sanatı olan kucağımdaki bu minyatür insan, Rabbimin en nâdide hediyesi… O ilâhî emâneti, şükür gözyaşları dökerek izliyorum. Hani şair diyor ya:

“Kudretine hayran olup önünde diz çöküyorum.” 

Bu mısraı, iliklerime kadar yaşıyorum. Annemin kıymetini, insanın kıymetini bir kez daha anlıyorum. Ama bugün gazete okurken dehşete düştüm. Bir insan olarak, insanlığımdan utandım. Anne olarak, anneliğimden utandım. Bir anne çocuğunu doğuruyor ve ondan kurtulmak için diri diri toprağa gömüyor. Ölmek üzereyken mahalle sakinleri bulup hastaneye yetiştiriyorlar. Aynı sayfanın hemen altında, Adana’da apartmanın damına göbek bağı bile bağlanmamış bir bebek, güneşin altına terk edilmiş olarak bulunduğu yazıyor. Gözyaşlarıma hâkim olamıyorum. Havsalam almıyor, anneler bu kadar cânileşti mi diye!... Yavrusuna diken batmasından korkan annelere ne oldu, insanlığımıza ne oldu?

Anneler vicdana, merhamete, sevgiye vedâ etmişse; bugün çocuklarımızın, gençlerimizin gösterdiği şiddet, acımasızlık az bile kalmıyor mu? 

Cenâb-ı Hak, insana yeryüzünün halîfeliğini, küçük kâinat olmayı ihsân etmişken, insanlık, insanlığını nereye terk etti acaba?

PAYLAŞ:                

Rukiyye Gönüllü

Rukiyye Gönüllü

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle