Kıymetli bir büyüğüm, bir gün şu mühim tavsiyeleri kulağıma küpe yapmıştı:
“-Kızım, sen sen ol; saadetini izharda temkinli davran. Sahip olduğun nimetleri anlatmakta sakınca görmeyebilirsin; lâkin kem gözlü ya da haset eden birine rast gelirsen, -Allah muhafaza- nice sıkıntılar hâsıl olabilir.”
* * *
Fıtratımız gereği, hüznümüzü, sevincimizi yakınlarımızla paylaşma ihtiyacı duymamız tabiîdir. Fakat günümüzün baş döndürücü paylaşım ağında nice gayr-i tabiî durumlar sergilenmekte maalesef… (Âile hayatının mahremiyetinden, yazı dizimizin beşinci maddesinde ana hatlarıyla bahsetmiş; fakat orada sadece problem ve sıkıntıların paylaşımı meselesini ele almıştık.)
Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in her gece yatarken Felak ve Nâs Sûrelerini okuyuşunda, “Nazar haktır.” (Bkz: Müslim, Selâm, 40) şeklindeki nebevî îkazında mühim mesajlar bulunmakta...
Buna rağmen, hazin ve ölçü tanımaz gidişât, esef verici... Hayâ ve mahremiyeti muhafaza hassasiyetleri aşındıkça; aklı başında her müslümanı hayrette bırakacak manzaralar sıradan hâle gelmekte... Evleri yokmuş ya da çevrelerinde hiç kimse mevcut değilmiş gibi sarmaş dolaş arz-ı endâm edenler; nişan, düğün, gezi vb. bütün mutlu anlarının fotoğraflarını neredeyse anbean paylaşanlar, herkesin okuyabileceği şekilde facebook vesâirede yazışan eşler…
Nereye gidiyoruz, ne yapıyoruz Allah aşkına?!
Eşine hasret ve muhabbetlerini îlan edip iltifat yağdıranlar, neden bütün bunları kendi aralarında, özel olarak yapmakla yetinmiyorlar dersiniz? Bazen büyük bir yapmacıklıkla, çoğu zaman da haset ve nazarı hiç hesaba katmadan, nice mahzun ve yaralı gönlü umursamadan, sorumsuzca gerçekleşiyor bu paylaşımlar... Kimi uzmanların ifade ettiği gibi, bunların altında belki psikolojik problemler ve kompleksler de olabilir.
Kalabalıklara uyuvermenin kolaylığıyla, kendini âhir zamanın keşmekeş ve hengâmesine bırakıvermek; akl-ı selîm sahibi hiçbir müslümana yakışmaz elbette. Bakışların pozitif ve negatif tesiri ise, artık ilmen de îzah edilmiş durumda…
Öyleyse nedir bu çılgınca savruluş?
Fotoğrafların montajlanmasının sıradanlaştığı günümüzde, kimbilir hangi hâin ellere düşebilecek özel paylaşımlara bir dur demenin vakti geldi de geçti bile… (Meselenin tesettür boyutuna ayrı bir mevzû olduğu için girmiyorum.) Bilgisayarların masa üstüne ya da cep telefonlarına hackerlarca saldırıldığı bir çağda; yapılanlar tedbiri iyiden iyiye bırakmak, nazar ve haset gibi her türlü şerre davetiye çıkarmak mânâsına gelmekte maalesef… Temennîmiz odur ki; bu davetiyeler cevapsız kalsın ve Rabbimiz şuurlu-şuursuz bütün kardeşlerimize firâset versin, şerirlerin şerrinden muhafaza buyursun. Âmin.
Tashih: Didar Meltem Erdem Hanımefendi’nin geçtiğimiz sayı (Haziran, 136. Sayı) yayınlanan “Kriz Yönetimi Eksikliği” başlıklı yazıdaki tablo, teknik bir hata sebebiyle sehven yanlış yayımlanmıştır. Tablonun doğru şekli aşağıdadır.
Düzeltir, yazar ve okuyucularımızdan özür dileriz:
EVLİLİK SÜRESİNE GÖRE BOŞANMALAR
Evlilik Süresi, Boşanma Sayısı ve Yüzdesi (2014 yılı)[1]
1 yıldan az 4.727; % 3,6
1-5 yıl arasında 47.090; % 36
6-10 yıl arasında 28.595; % 21,8
11-15 yıl arasında 17.987; % 13,7
16-20 yıl arasında 14.083; % 10,8
21-25 yıl arasında 8.623; % 6,6
26 yıl ve üstünde 9.538; % 7,3
[1] Bkz: 02. 04. 2015 tarihli, Türkiye İstatistik Kurumu Haber Bülteni, sayı: 18628.
YORUMLAR