BİZİM ANNELERİMİZ

Bu satırları dünyanın bütün güzel annelerinin aziz hâtıraları için yazıyorum. Annelerimize yazı yazmak için illâ “Anneler Günü” olması gerekmiyor.

Kaç defa düşündüm. Acaba hangi kelime ile başlasam, güzel ülkemin güzel annelerini yazmak için. Hangi kelime kifâyet ederdi acaba?

Elimde karanlığa karşı yaktığım bir mumla kelime arıyorum. Onların ödenemez hakkına halel getirmeyeyim diye... En nâzenin ve en naîf kelimeleri seçeyim onların sadırlara giren haklarını satırlarda ifade etmek için.

Onların güzelliğini, satırlara, dünyanın en kıymetli elmasları gibi, zebercetleri gibi dizmek için hangi kelimeyi bulsam da yazsam.

Onlar bizim annelerimiz; fedâkâr, cefâkâr ve çilekeş... Yılların izleri, nûr yüzlerinde çizgi çizgidir. Her çizgi, bir yoldur kedere varan... Ve her çizginin acı bir hâtırası vardır onların gizli dünyasında... Onların yüzlerinde derin bir acının sinmişliği vardır, ama vakurdurlar ayrıca...

Gözlerinde hep bir umut ışığı vardır, sevgiye dönük. En kapanmaz acılara dûçâr olsalar da “Şükür” makamından bir an olsun gâfil olmazlar. Ellerinde tesbihleri ile “Hû” limanına bağlıdırlar.

“Tevekkül” de, “teslimiyet” de onlarda en güzel mânâsını bulur. Aceleci değillerdir. İlâhî bir sükûnet vardır hâllerinde... Hep “teslîmiyet”... Hep “teslîmiyet”...

Bir an bile “şikâyet” yoktur hâllerinde. Hep “hamd ü senâ” hâli...

Bizim annelerimiz, acıyı yudum yudum yaşarlar da bir an olsun kimseye yansıtmazlar.

Eşlerini, çocuklarını bir anaç gibi gözetip kollarlar. Bir emânet olarak görürler, kendilerine Allâh’ın emânet ettiği... Onlar eşleri ve çocukları için bir umut kaynağıdırlar. Herkes onları arar eve geldiğinde... Herkes onlardan bir şeyler bekler. Onları dertlerine ortak eder, sırlarını açarlar. Dert ortağı yaparlar. Onlar bir sır küpüdür âdetâ. Her anlatılan derde devâ olmak için vardırlar sanki...

Bizim annelerimiz, münbit bir toprak gibidirler. Her şey onlarda neşv ü nemâ bulur. Her bitki canlanır onların münbit toprağında... İlâhî bir mûsikî gibidir sesleri. Efsûn vardır sanki nefeslerinde... İncitmezler. Hep bir sevgi akışı vardır, kalplerinde.

Bizim annelerimiz, merhamet menbaıdırlar.

Bir “peygamber şefkati” vardır yüreklerinde... “Hazret-i Eyyûb sabrı”, “Hazret-i Yûsuf güzelliği”, “Hazret-i Süleyman zenginliği” ve “Hazret-i Muhammed”de ne güzellik varsa, ondan bir kırıntı vardır bizim annelerimizde... Dünyanın bütün çocukları onlarındır. Onların çocukları ise, bütün dünyanın... Ayırmadan, seçmeden severler bütün çocuklarını dünyanın... Bir çocuğa bir şey olsa, yürekleri kanar, gözleri çeşme olur, gözyaşları sel olur âdeta.

Bizim annelerimizde “Hazret-i Meryem tevekkülü”, “Hazret-i Hatice aşkı”, “Hazret-i Âişe zekâsı” ve nâzeninliği vardır.

İnsanlık annelerden çoğalmıştır. Ve bütün insanlık, annelere minnet borçludur.

Bizim annelerimizde aslâ bir özenti yoktur yâd olan her şeye... Kendilerinden olmayana bir nebze de olsa meyletmezler. Ve aslâ tâviz vermezler, insâniyetlerinden, İslâmiyetlerinden... Ve aslâ kandıramaz onları çağın sun’î çağırmaları, yalan dâvetleri, aldatıcı zevkleri.

Çünkü bizim annelerimizde sadâkat en üst seviyede yaşanır. Sadâkati, âdeta bir peygamber sıdkı gibi yaşarlar; sâdık olmaları gerekenlere karşı... Kırk yıl değil, kırk bin yıl da geçse bir çatının altında başladıkları hayatı ancak ölümle nihayetlendirmeye “ahd ü peymân” etmişlerdir. Sanki ezelden ebede bir söz vermişlerdir kocalarına... Ömürlerinden ömür katarlar, eşlerine, yavrularına... Kocalarının şerefini, izzetini korumayı bir ibâdet olarak bilirler. Çünkü kocalarının şerefi, bir cemiyetin şerefi demektir onlar için...

Bir mekteptir bizim annelerimiz... İlmek ilmek örerler yavrularını... Nakış nakış dokurlar kız çocuklarını.

Evet. Yine yazamadım güzel annelerimizi... Bizim annlerimiz için dilimin döndüğünce söyleyebileceklerimdi bunlar... Ama haklarını veremediğimin farkındayım ve mahcûbiyet içinde annelerimize en derûnî sevgilerimi, hürmet, duâ ve muhabbetlerimi gönderiyorum.

PAYLAŞ:                

Şefika Meriç

Şefika Meriç

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle