Mehmet Emin Ay – Timaş Yayınları
Mahlûkatın en şereflisi ve en merhametlisi olan Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in, hem yetişkin insanlara, hem de çocuklara karşı muâmele hususunda en güzel örnek olduğundan hiç şüphe yoktur. O’nun özellikle, çocuklara karşı sevgisi, alâkası ve tevâzuu hayranlık uyandıracak ve hepimize mühim dersler verecek bir vasfa sahiptir.
Mehmet Emin Ay’ın, kaynak eserlerden istifadeyle hem yetişkinlere, hem de çocuklara hitâben yazmış olduğu bu kitabında gül devrinin nâdide Gül’ü tarafından o devrin goncası çocukların nâil olduğu türlü iltifatlara şâhit olacaksınız.
Hazret-i Enes’in bu husustaki, kendisine ve diğer çocuklara dâir hatıralarını öğrenecek; bir Yahudi çocuğunun nebevî ünsiyetle çocuk yaşta Müslüman oluşuna şâhitlik edecek; yetim ve garip çocukların, O’nun güzide iltifatına nâil olduğunda eriştiği eşsiz mutluluğu tadacak; Efendimizin bebek yaşta vefat eden ciğerpâresi İbrahim’e duyduğu muhabbet ve hasretten insanî hisseler alacaksınız.
Hâsılı, birçok yerde, Peygamber Efendimiz’in hissiyâtına yaklaşarak muhabbet ve şefkat duygularınızın coşmasına, gözlerinizin tatlı gözyaşlarıyla yanaklarınızı ıslatmasına mâni olamayacaksınız.
Nitekim biz okurken aynen böyle oldu…
MEVLİD-NÂME
Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, M. Fatih Köksal
Âlemlere Rahmet Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, muhabbetin menbaı olduğu gibi O’na duyulan muhabbet tezâhürlerinin de haddi hesabı yoktur. Bu nebevî muhabbetin beşer lisanıyla ifadesi, büyüklüğüne nisbetle elbette zayıf kalacaktır. Ancak buna rağmen Asr-ı Saâdet’ten günümüze gelene dek, en kudretli şâirler O’na duydukları muhabbeti, beşer dilinin yettiğince ifade etmekten geri durmamışlardır. Bu durumun belki de en güzel örneklerini ise, Türk Edebiyatı’nda görmek mümkündür. Özellikle Süleyman Çelebi’nin “Vesîletü’n-Necât” isimli mevlid-i şerîfi, gerek edebî kıymeti, gerekse nâil olduğu bereket ve iltifat sebebiyle hususî bir yere sahiptir. Ancak bu topraklarda yazılmış olan mevlid metinleri, elbette ki bu eserden ibaret değildir.
“Mevlid-nâme” ismiyle hazırlanmış olan bu kıymetli çalışmada tanımadığımız birçok mevlid şâiriyle tanışma ve onların birbirinden güzel mevlidlerini okuma şansını buluyor ve birçok mısrâda, mevzûun güzelliğinden söze akseden söyleyiş güzelliklerine tesâdüf ediyoruz. Bunların içinden küçük bir gül demeti yapalım ve böylece eserin kendisini tanıtmasına fırsat verelim:
Zaîfî, Rasûlullah Efendimizin, bizzat Allah Teâlâ tarafından medholunduğunu:
“Çü meddâhı ola Allâh u Mevlâ
Kıyâs et kimdir ol sultân-ı a’lâ”
beytiyle ifade ederken bu beytin bir nevî şerhi mâhiyetinde kabul edebileceğimiz ve muhtelif âyetlere telmihlerin bulunduğu şu beyitler -ilk ikisi hüsn-i tâlil sanatının güzel birer numûnesi olmak üzere- mevlidin ilerleyen kısımlarında karşımıza çıkıyor:
“Kaşına «kavseyn» dedi, alnına «kamer»
Gözlerine dedi «mâ-zâğa’l-basar»”
…
“Saçına «ve’l-leyl» oku ve emsi ko
Hüsnünü yâd eyle, dahî şemsi ko”
…
“Medh eder dînin, namâzın, niyyetin;
«Hayra ümmet»tir der, öğer ümmetin.”
Recâî ise:
“On sekiz bin âlemin ser-mâyesi
Ol nübüvvet şem’inin pervânesi”
beytiyle vasıflandırdığı Efendimiz’in “mahlûkâtın varlığına sebeb” kılınışını da:
“Gelmeseydi âleme ol nûr-i zât
Halk olup bulmazdı dünyâ bir sebât”
mısralarıyla ifâde ediyor.
Naîmî, Peygamber Efendimiz’in dünyâyı teşriflerini:
“Çün kadem bastı cihâna şâh-ı dîn
Hâk-i pâyine yüzün sürdü zemîn”
beytiyle terennüm ederken, zamânın bu en saâdetli ânında cihânın gark olduğu mutluluk ise Muhyî tarafından:
“Yaradılmış cümle oldu şâdumân
Gam gidip âlem yeniden buldu cân”
mısrâlarıyla tasvir ediliyor.
Mekkî ise, Rasûlullah Efendimiz’in eşsiz güzelliğini ifade sadedinde şu enfes beyti bizlere sunuyor:
“Hüsnü tersîm eyleyen dest-i Celâl
Sürmemiştir bir yüze böyle cemâl”
Hazret-i Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimize adanmış muhabbet terennümleriyle dolu bu kıymetli çalışmanın kısa tanıtımını bitirirken, bütün mevlid şâirlerince yinelenen bir dâveti, Mekkî’nin ifadesiyle tekrar edelim:
“Bulmak istersen cehennemden necât
Parlasın kalbinde nûr-ı es-salât”
Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammed…
YORUMLAR