Fânî bedenin hayatının son bulması, ebedî âlemin kaybı yanında bir hiç mesabesinde olduğuna göre; uğrunda endişelenecek esas meselemiz budur.
Bu hedefe kilitlenerek çare arayışımızı yılmadan sürdürmeli, bütün sebeplere dört elle sarılmalı, Rabbimiz’den sürekli yardım istemeliyiz. Çocuklarımız küçükse, fırsatın henüz elde oluşuna şükretmeli; ihmallerle büyümüşlerse hatalarımız için bolca istiğfar ederek, onların ve bizim ayaklarımızın dînimiz üzere sabit kalması için duâyı artırmalıyız. “Mü’minin mü’mine duâsı perdesizdir.” müjdesini unutmadan, din kardeşlerimizin evlâtları için de duâcı olmalıyız.
Sa’yimizi yaparken, hayatımızda mîlâd durumunda olabilecek bu hac ya da umre imkânını bize lutfeden Rabbimizden, lütfunun devamını niyaz edebiliriz. Oradaki bu sembolik gayret ve koşturmacamızın, kalan ömrümüze ışık tutacak vasıfta olması için ömür muhâsebesi yapmayı; hac ve umre öncesinde vâkî olan yanlışlarımıza dönmeme kararlılığını kuşanmayı, Allah Teâlâ cümlemize ihsân eylesin.
Zemzem içerken de binlerce yıldır süregelen bu muhteşem ikramı sunan Sonsuz Kudret’in önünde diz çöküp, hayranlık ve hayretimizin bütün zerrelerimize yayılmasını nasîb eylesin. Âmîn…
Tıraş
Sa’yimizi tamamladığımızda, ihramdan çıkmak için bir adım kalmıştır; tıraş olmak...
Hacda ayrıca, şeytan taşlamanın ardından icrâ edilen bu vazifenin, her bir umrede, sa’yin ardından yapılması zorunludur. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in:
“Allâh’ım, başlarını tıraş edenlere merhamet et!” (Buhârî, Hac, 127) duâsını, bu sembolik vazifeyi her yapışımızda vesîle kılarak Rabbimizden bu duâ hürmetine bizi de rahmet deryasına gark etmesini isteyebiliriz.
Erkeklerde saçı kazıtma ya da kısaltma şeklinde olan bu tıraş, hanımlarda saçların ucundan bir miktar alınmasıyla edâ edilir.
“Saçların tıraş edilmesi, tevâzuyu, «başı açık-yalın ayak» diye tâbir edilen muhtaç oluşu sembolize eder. Hacı ya da umreci, tıraş olmak sûretiyle sembolik olarak kendi varlığının bir parçasını da kurban eder.
Bu, bir taraftan, gerektiğinde saçını değil, canını da Allah yolunda verebileceğini temsil ederken, başından dökülen her saç teli, âdeta dökülen günahlarını sembolize eder.”[1]
Umre sonunda yapılan tıraşı, sa’yimiz biter bitmez, Merve’de yapmak istiyorsak; hanımlar olarak saçlarımızın mahremiyetini muhafazaya dikkat etmeyi ihmal etmemeliyiz. “Kalabalıkta kim görecek, kim bakacak?” vs. gibi düşüncelere prim vermemeli; bir duvara sırtımızı mutlaka dönüp, gereken bütün tedbirleri almalıyız.
Bunu elbette otelimize dönünce de yapabiliriz; fakat tıraşımızı oluncaya kadar ihram yasaklarının devam edeceğini unutmamalıyız. (Devam edecek)
[1] Haccı Anlamak, DİB Yayınları, sh: 66
YORUMLAR