Bir tümseğin üzerinde otla bağlanmış birkaç demet taze gül gördüm:
“–Bu değersiz ot ne oluyor ki; gül ile birlikte bulunuyor.” dedim.
Ot ağladı:
“–Sus, kerem sâhipleri arkadaşlığı unutur mu? Her ne kadar güzelliğim, rengim, kokum yoksa da bu güllerin bittiği bahçenin otu değil miyim?..” dedi.
Gülistân’daki bu hikâye gibi, Otlara bile güllerle bulunmak bir şeref bahşediyor…
İnsanlar da böyle değil mi, “ya huyundan, ya suyundan…” demişler… Bu hayırda da böyle, şerde de… Aynı yeri, aynı zamanı paylaşan varlıklar, zamanla birbirlerinin benzeri olmaya başlıyorlar, yani aynîleşiyorlar.
Ashâb-ı Kehf’in köpeği Kıtmir, sâlihlerle beraber olma sırrıyla cennet müjdesine nâil olmadı mı? Peygamber Efendimiz -sallallâhu aleyhi ve sellem- câhiliyye insanını yanına katarak, onlarla beraber ola ola onları insanlara yol gösteren yıldızlar hâline getirmedi mi?
Tarihteki bu ve benzeri bir çok örneğe günümüzden iki misâl eklemek istiyorum. Bunlardan birincisi, bir Alman dergisinde yayınlanan fotoğraflar… Sahiplerine benzeyen köpekleri ve bunların sahiplerini yanyana gösteren bu kareler, fazla söze mahal bırakmıyor!...
Ne hazindir ki, Cenâb-ı Hakk’ın halîfesi olarak yaratığı, tüm mahlûkâtı da emrine verdiği insan kendini hayvana hizmetçi kılıyor, Rabbinden uzaklaşıyor ve mesûliyyetini unutarak esfel-i sâfilîn’e düşüyor!..
“Bir insanın âhiretteki hayatını merak eden onun dünyada neyle meşgul olduğuna baksın!” sözü ne kadar ibretlidir!..
* * *
Bir de Türkiye’de bir gazetede neşredilen habere bakzalım:
“İzmir’de bu yıl yedinci kez düzenlenen “Pet&Flora 2003 Fuarı” kapsamında organize edilen «Kedi, Köpek Güzellik Yarışması” ilginç görüntülere sahne oldu. 35 kedi ve 200’e yakın köpeğin katıldığı yarışmalarda, sahibine en çok benzeyen kedi ve köpek seçildi.”
Aynı mekanı paylaşan varlıkların birbirlerine zamanla nasıl benzediklerini, duygu, kıyafet, hatta bedenî olarak birbirinin aynısı olmaya başladıklarını gösteren daha başka misâllere gerek var mı?..
O hâlde biz, kime benzemek istiyoruz?
YORUMLAR