-Genel olarak çocukta korkuya yol açabilecek davranış ve tutumlardan kaçınılmalıdır.
-Çocuğun, kendisini terk edilmiş ve yalnız hissetmesine yol açacak davranışlardan uzak durulmalıdır.
-Çocuğa ayrılıkların tabiî olduğunu hissettirmek için çok küçük yaşlardan itibaren vedâlaşmalar kısa tutulmalıdır
-Çocuğunun okulda rahat edemeyecek kadar küçük olduğunu düşünerek endişelenen anne, farkında olmadan çocuğuna, onun okula gitmesini istemediğini belirten sinyaller verir. Çocuk, buna ağlayarak veya annesinin elini bırakmayarak tepki gösterir. Anne bu endişesinin farkında olup bunlarla çocuğu olumsuz etkilememeye dikkat etmelidir. Çocuğa güvenmek, onun yeni çevrelere uyum göstermesini kolaylaştırarak ayrılmada yaşadığı zorluğun üstesinden gelmesini sağlar.
-Çocuk için arkadaş toplantıları düzenlemek ve ona yeni oyunlar öğretmek, çocuğun sosyal beceriler kazanmasını sağlayarak anne-babasına bağımlılığını azaltır.
-Ödevlerini yaparken çocuğa daha fazla zaman ayrılması, okul hazırlıklarının beraberce yapılması ve âilenin tüm üyelerinin katıldığı neşeli kahvaltılar, çocuğu rahatlatarak korkusunu azaltabilir.
-Çocuğun yeterince dinlenmiş olmasına dikkat edilmelidir. Çünkü çocuk uykusunu alamadığı için okula gitmek istemeyebilir. Akşamları saat 9’da yatmak, okul çağındaki çocuklar için uygundur. Çünkü bu çocuklar 9-10 saatlik uykuya ihtiyaç duyarlar. Ergenlik çağındakilerin ise, en az 8 saat uykuya ihtiyaçları vardır.
-Çocuk korku duyuyorsa, belli yaşantılarla henüz başa çıkmayı bilmiyor demektir. Anne-baba, çocuğun korkusunu anlamakta güçlük çekiyor olsa da çocukla ilgilenerek ona duygularının değerli olduğunu göstermelidir.
-Çocuğa, korkusunu ifade etmesi için fırsat verilmelidir. Okuldan korkan bir çocuğa bunda korkulacak bir şey olmadığını kanıtlamaya çalışmak yerine, çocuğun bu korkusunu anlamak ve bunu yenmesi için ona zaman tanıyıp bu süreçte yalnız olmadığını hissettirmek gerekir. Çocukların korkularını rahatça ifade edebilmeleri, sağlıklı büyümelerini kolaylaştırır.
-Çocuğa sempatiyle (ilgiyle) değil, empatiyle (onun yerine kendimizi koyarak) yaklaşılmalıdır. Sempati duymak; çocuğa, sizin ona korktuğu şeyi yok edeceğiniz, bu nedenle korkmasında hiçbir sakınca olmadığı mesajını vererek uzun vâdede çocuğun tek başına korkuların üstesinden gelmesini engelleyici bir etki yapar. Empatiyle yaklaşmak (kendini karşıdaki kişi yerine koyup olaylara onun gözüyle bakarak onu anlamaya çalışmak) ise hem sıkıntısını paylaşmasını, hem de anlaşıldığını hissedip rahatlamasını sağlar
-Korktuğu için okula gitmeyip evde kalmasına izin vermek, çocuğun hayatın bilinmeyenleriyle başa çıkmasını zorlaştırır. Çocuğun korkusunu gidermek yerine korkusuyla kendi kendine başa çıkmasını öğretmek, gelecekte korkularla baş etmesini kolaylaştırır.
-Çocuğun okula gitmesi konusunda âilenin tüm fertleri tutarlı olmalıdır. Okula devam etmeyen çocuğun geri dönme endişesi artar. Çocuk sınıf arkadaşlarından izole olur ve derslerinden geri kalır. Yaşanan bu olumsuzluklar, çocuğun okula dönmesini daha da zorlaştırır.
-Sorunun çözümünde âile ile okulun işbirliği içinde olması ve çocuğun kararlı bir tutumla okula gönderilmesi çok önemlidir. Çocuğu, onun için çok zor olan bir şeyi yapmaya mecbur etmek, anne-baba için oldukça güç olabilir. Ancak okula gitme konusunda tâviz verilmemelidir. Çünkü bu, çözümün yarısıdır. Hem okul içinde, hem de âilede gerekli tedbirleri alıp çocuğun okula devam etmesini sağlamak âilenin görevidir. Onun sıkıntı ve endişeleri kabul edilebilir, ama bunların, onu okuldan uzak tutmasına izin verilmemelidir.
-Anne-babanın, çocuklarını, okuldan korktuğu için okula göndermeyip seneye göndermeyi düşünmesi, sorunun çözümünü gelecek yıla ertelemekten başka bir işe yaramaz.
-Çocuk, okuldan korksa da, gitmeye devam ediyorsa ödüllendirilmelidir. Çocuk okula gitmek istemediği için suçlanmamalıdır.
-Çocuğun okula gitmekten duyduğu korkuyla alay edilmemelidir.
-Korkulardan kurtulması için çocuğun tehdit edilmesi, onun korkulardan kurtulmasını sağlamayacağı gibi yeni korkular edinmesine yol açabilir.
-Çocuğu okulda tutmaya yönelik her türlü baskıcı tutum, çözüm sağlamadığı gibi sorunu daha da derinleştirebilir. Çocuğun tepkisinin âileye, öğretmene ya da okumaya karşı olmadığı akılda tutularak, onu anlamaya çalışan sevecen bir tutumla yaklaşılmalıdır.
-Çocuğa okulun amacı açıklanmalı, okula gitmemesi hâlinde geri kalacağı çalışmalar ile bunun doğuracağı sıkıntılar yumuşak bir dille anlatılmalıdır.
-Anne-babanın beklenti düzeyini gerçekçi kılıp çocuğa zaman tanıması, çocuğun okul korkusunu yenmesini kolaylaştırır.
-Bütün çocuklar okula gitmeleri için cesaretlendirilmeleri gereken bir dönemden geçerler. Çocuk en iyi arkadaşıyla kavga etmiştir ya da zor bir dersin sınavından kötü not alacağını düşünmektedir. Bazı çocuklar, bütün yıl zorluk çekebilirler; öğretmenlerini sevmezler ya da okulun tek yeni öğrencisidirler. İnsanların onlardan ileriye yönelik akademik ve sosyal birçok beklentileri vardır. Tarih sınavında zayıf not almaktan korkan, sivilceleri ve popülerliği konusunda endişe duyan bir çocuğun, okul hakkında pozitif düşünmesi çok zordur. Böyle durumlarda yapılabilecek en iyi şey, çocuğa, okula gitmesini sağlayacak kadar destek ve cesaret vermektir.
YORUMLAR