Allah Rasûlü’nün Dilinden Ramazan

Ramazan-ı Şerîf ayı, mübârek üç ayların, hattâ senenin bütün aylarının en faziletlisidir. Peygamber Efendimiz, bu ayda kendisini ibadete verirdi. Son on gününde itikâfa çekilir ve mescidde ibadetle meşgul olurdu.

Yine Ramazan ayı boyunca, o güne kadar gönderilmiş Kur’ân-ı Kerîm âyet ve sûrelerini, Cebrâil -aleyhisselâm ile karşılıklı okur, mukabele ederlerdi. Günümüzdeki “mukabele” geleneğinin başlangıcı, işte bu hâdiseye dayanır.

Ramazan ayı, Müslümanlar için ibadet, kulluk, sevinç ve bereket ayıdır. Müslümanların fakirlerinin de, zenginlerinin de sevindiği; evlere huzur ve neşenin saçıldığı güzel günlerdir.

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, bu ayın kıymetini ve bereketinden istifâde yollarını, bir Şaban ayının son gününde şöyle ifâde buyurmuşlardır:

“Ey insanlar! Sizi mübârek ve büyük bir ay gölgelemiştir. O, içinde bin aydan daha hayırlı bir gece bulunduran aydır. Allah Teâlâ’nın oruç tutulmasını farz kıldığı, gecesinde ibâdet yapılmasını sevap kıldığı bir aydır. Kim bu ayda hayırlı bir amelle Allâh’a yakınlık gösterirse, diğer aylardaki bir farzı yerine getirmiş gibi olur. Kim de bu ayda bir farz ameli yerine getirirse, diğer aylardaki yetmiş farzı yerine getirmiş gibi olur. O, sabır ayıdır. Sabrın karşılığı da cennettir. Bu ay, başkalarının dert ve sıkıntısına ortak olma ayıdır. Bu, mü’minin rızkının artırıldığı bir aydır. Kim bu ayda bir oruçluya iftar verirse, bu onun günahlarının bağışlanmasına, cehennem azabından kurtulmasına ve kendi mükâfatından hiçbir şey eksilmeden bir oruç tutma sevabına daha nail olmasına vesile olur.”

Bunun üzerine sahâbîler:

“–Ey Allah’ın elçisi! Hepimiz bir oruçluyu doyuracak kadar yiyeceğe sahip değiliz.” dediklerinde, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

“–Kim bir oruçluyu bir hurma ile veya içecek su ile veya tadımlık bir süt ile iftar ettirirse, Allah ona bu sevabı verir.” buyurdu ve sözlerine şöyle devam etti:

“–Bu öyle bir aydır ki, başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem azabından kurtuluştur. Kim bu ayda, emrinde olan insanlara kolaylık gösterir de yüklerini hafifletirse, Allah, onun günahlarını bağışlar ve onu cehennem azabından âzâd eder. Bu ayda dört önemli hususa daha fazla riâyet edin. Onlardan ikisi Allah’ın rızâsını kazanmak için, diğer ikisi de kendilerinden hiçbir zaman uzak kalamayacağınız şeylerdir. Kendileri ile Rabbinizin rızâsını kazanacağınız şeyler, bol bol kelime-i tevhîd getirip istiğfar etmeniz ve kendilerinden uzak kalamayacağınız iki şey de Allah’tan dâima cenneti taleb etmeniz ve cehennem ateşinden O’na sığınmanızdır. Kim bir oruçluya su ile iftar ettirirse, Allah Teâlâ da ona benim havuzumdan içirir. Hattâ o, cennete girinceye kadar bir daha susuzluk çekmez.” (Ali el-Müttakî, VIII, 477/23714)

Bu hadîs-i şerifte de uzun uzun anlatıldığı gibi, bu ay, kurtuluş ve mağfiret günüdür. Allâh’ın ihsan, ikram ve bağışlamasının sağanak sağanak yağdığı mübârek mevsimlerdir. Bu ayın feyz ve bereketinden istifade etmek için uyanık olmalı, günleri, geceleri değerlendirmelidir. Bilhassa “bin aydan daha hayırlı” olan Kadir gecesini kaçırmamaya gayret etmelidir.

Rabbimiz, Ramazan-ı Şerîf’i bizim için bereketli eylesin. Ondan affolarak çıkmış bahtiyar kulları arasına bizi de dâhil eylesin. Âmin.

PAYLAŞ:                

Zahide Topcu

Zahide Topcu

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle