Dindar bir âile kurmalı ve âilede huzûr ortamı teşekkül ettirmelidir. Bu da sabır, tahammül, anlayış, güzel ahlâk ve eğitimle mümkündür.
Âile fertleriyle sohbet etmeli, eğitimlerine ehemmiyet vermelidir.
Âile fertlerine yakın bir ilgi ve alâka göstermeli, her birine değer vermelidir.
Muhabbet beslemeli ve iltifat etmelidir.
Âile fertlerine her türlü işlerinde yardımcı olmalıdır.
Bir iş yaparken istişare etmelidir.
Âile içinde belli bir eğitim tâkip etmeli, sohbet ve dersler yapmalıdır. Bu esnâda fertleri bıktırmayacak bir metod takip etmeli,
Anlaşılır ve câzip bir üslûb kullanmalı,
Şevki artırarak devamlılığı sağlamalı,
Tedrîcîliğe dikkat etmeli,
Süreyi iyi ayarlamalıdır.
Haftanın her bir gününde ne yapılacağı bildirilen hadislerin birinde pazartesi günü ilim talebi tavsiye edilir. (Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 1112)
Küçük Yaşta Eğitim
Çocuğun en iyi terbiye ortamı âiledir.
Çocuk, namaza, oruca, kılık kıyafetle ilgili temel değerlere, daha bülûğa ermeden evvel alıştırılmalıdır. Bu mes’elelerde ihmâlkâr davranmak “Şeytanın çocuklara iştiraki” olarak değerlendirilir.
Rasûlullâh (s.a.v):
“–İnsanlar üzerine bir zaman gelecek ki, şeytanlar onların evlatlarına ortak olacaklar” buyurdu.
“–Bu da olacak mı yâ Rasûlallâh!” diye soruldu:
“–Evet” buyurdular.
“–Bizim evlatlarımızı onların evlatlarından nasıl ayırd edeceğiz?” diye sorulduğunda ise şu cevâbı verdiler:
“–Hayâ ve merhamet azlığından anlaşılacak!” (Ali el-Müttakî, III, 126/5795)
Eğitim ve Duâ
İsrâiloğulları, Hazret-i Mûsâ zamanında Firavun’un ağır zulmü altında bunalıp Allah’tan kurtuluş taleb etiklerinde, Cenâb-ı Hak onlara mûcizevî bir kurtuluştan evvel, tatbik ettikleri takdirde felâha erecekleri bir “kurtuluş reçetesi” haber vermiştir:
Evlerin kıble edinilmesi…
Yâni evlerin ibadet mahalli yapılması, yönlerinin kıbleye dönük olması, yediden yetmişe herkese dînî eğitim verilmesi, eğitim ve hizmet mekânlarının oluşturulması ve bu hususta mü’minlerin birbirleriyle yardımlaşmaları…
Ve ibadetlere ehemmiyet verilerek onları tam ve dosdoğru yapmaya gayret etmek…
Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur:
“Biz de Musa ve kardeşine: «Kavminiz için Mısır’da evler hazırlayın ve evlerinizi namaz kılınacak yerler yapın, (yönlerini kıbleye çevirin), namazlarınızı da dosdoğru kılın. (Ey Mûsâ! Böyle yaptıkları takdirde) müminleri müjdele!» diye vahyettik. Mûsâ dedi ki: «Ey Rabbimiz! Gerçekten sen Firavun ve kavmine dünya hayatında zinet ve nice mallar verdin. Ey Rabbimiz! (Onlara bu nimetleri), insanları senin yolundan saptırsınlar ve elem verici cezayı görünceye kadar îman etmesinler, diye mi (verdin)? Ey Rabbimiz! Onların mallarını yok et, kalplerine sıkıntı ver (ki iman etsinler).» (Allâh): «İkinizin de duâsı kabul olunmuştur. O hâlde siz istikâmet üzere devam edin ve sakın o bilmezlerin yoluna gitmeyin!» dedi.” (Yûnus, 87-89)
YORUMLAR