Ahududu

Birçoğumuzun böğürtlenle karıştırdığı “ahududu”, diğer adıyla “frambuaz”; gülgillerden sarımtırak, kırmızı, koyu bordo renklerinde güzel kokulu bir meyvedir.

Daha çok ormanlık ve dağlık bölgelerde yetişir. Bu yüzden “dağ çileği” ya da “ağaç çileği” olarak da adlandırılır. Anayurdunun Ege Bölgesi olduğu tahmin edilmektedir. Ahududu bitkisinin gövdesi dikenlerle kaplıdır. Sürgünün ikinci yılında, salkım hâlinde beyaz çiçekler açar ve zamanla meyve hâline gelirler.

Meyvenin sulu ve etli üzümcükleri vardır. Bu üzümcüklerin içerisinde sert yapılı çekirdekler yer alır. Çok hoş bir tada ve güzel bir görünüme sahip olan ahududunun istenmeyen bir özelliği, çabucak bozulmasıdır. Bundan dolayı meyve tazeyken hemen yenilmeli veya dondurulmalıdır. Ahududu direkt olarak yenebileceği gibi, pastacılık, dondurma, şekerleme, meyve suyu, şurup ve reçel yapımında da kullanılmaktadır. Pastacılıkta çok yaygın kullanılmakta olup frambuazlı pastalar, çikolatalı pastalarla rekabet eder hâle gelmiştir.

Frambuazın yaş veya kurutulmuş meyvelerinden içecekler de hazırlanabilir. Kışın yaprakları çaylara katılarak, kurutulmuş meyveleri hoşaf yapılarak içilebilir. Yazın meyveleri sıkılarak, kıpkırmızı mis gibi içecekler hazırlanabilir. Sıcak yaz günlerinde şöyle buz gibi ahududu suyuyla ferahlamayı elbette hepimiz isteriz.

 

Ahududunun Bileşenleri

100 gr. ahududu meyvesinde bulunan gıda değerleri şu şekildedir:

13,6 gr. karbonhidrat, 1,2 gr. protein, 0,5 gr. yağ, 3 gr. lif, 0,9 mgr. demir, 22 mgr. kalsiyum, 168 mgr. potasyum, 1 mgr. sodyum ve de 20 mgr. potasyum. Aynı zamanda bu meyvede 0 (sıfır) kolesterol bulunmaktadır. Sayılan gıdalar dışında bu meyve, aynı zamanda vitamin bakımından da oldukça zengindir. Bu meyvede, insan sağlığı için oldukça faydalı olan B1, B2, B3, B6, C ve E vitaminleri mevcuttur.

Gıda değerlerine bakıldığında insan sağlığı açısından büyük önemi olduğu görülür. Genel olarak ahududunun faydaları şu şekilde özetlenebilir:

  1. Ahududu meyvesine rengini, içerdiği anthocyanin verir. Bu madde, aynı zamanda tabiî ve güçlü bir antioksidan kaynağıdır. Ahudududa kabaca, domatestekinden 10 kat daha fazla antioksidan bulunur. Anthocyanin, bağışıklığı güçlendirdiği gibi, kalp sağlığını da korur. Ayrıca hafızayı kuvvetlendirir, alzheimeri önler. İçindeki C vitaminini göz önünde bulundurursak, mevsiminde düzenli olarak ahududu yemek, sağlığı korumak adına yeterli desteği sağlar.
  2. Ahududu meyvesinin damar ve doku büzücü özelliği mevcuttur. Bu özellik sayesinde de diyareyi (ishali) keser. Aynı zamanda peklik kazandırır. Meyvenin doğum sancılarını azaltma ve doğumu kolaylaştırma tesiri de bulunmaktadır. Fakat gebelik döneminde çok ahududu yemek veya suyunu içmek, düşük tehlikesi oluşturabilir.
  3. Ateş düşürme ve terletme de meyvenin diğer tesirleri arasında yer almaktadır. Boğaz ve bademcik ağrısı olan kişiler için ahududu meyvesinin iyileştirici faydası bulunmaktadır. Yine diş eti kanamaları ve ağız ülserlerine de faydalıdır.
  4. Frambuaz, kan yoluyla dolaşan toksik maddelerin dışarı atılmasını sağlayarak kanı temizler. Kansızlığa iyi geldiği gibi, kanı sulandırma özelliği de vardır. Böylece damar tıkanıklığına iyi gelir.
  5. Kan temizleyici özelliği bulunduğu için vücuttaki iltihaplı bölgenin tamirinde rol oynar. Bilhassa göz iltihaplarında ahududunun suyuyla pansuman yapmak şifa vericidir.
  6. Frambuazın kilo verdirici tesiri de vardır. Manganez ve lif açısından zengin olan ahududu, sindirim sistemini yavaşlatarak tokluk hissinin uzamasını sağlar. Kilo problemi olanlar için frambuaz, hem lezzetli hem de kilo vermeye yardımcı bir meyve sayılır.
  7. Frambuazın cilt üzerindeki tesirleri de fazladır. İçeriğindeki antioksidanlar sayesinde cildi güzelleştirir ve canlı durmasını sağlar. Maske yapılarak yüze sürüldüğü takdirde sivilceleri gözle görülür şekilde azaltır.
  8. Önerilenden fazla miktarda tüketildiğinde mide rahatsızlıkları, ciltte dökülme ve ishal gibi problemler görülebilir.
  9. Şeker hastaları için ideal bir meyve olan ahududunun içerdiği şeker, kana daha yavaş karışır.
  10. İçerdiği biotin sayesinde saçların daha gür ve daha canlı görünmesini sağlar.
  11. Özellikle hipertansiyon problemi yaşayan insanların tüketmesi gereken ahududu, kan basıncını düşürerek yüksek tansiyonu azaltır.
  12. Kabızlığa iyi gelir, safra ve dışkı yoluyla toksinlerin vücuttan atılmasını yardımcı olur.
  13. Yapısında bulunan flavonlar ve ellagic asit, anti-kanserojen ve anti-oksidan bir tesire sahiptir. Ellagic asit, vücutta kansere sebep olan kimyevî maddeleri inaktif hâle getirerek anti-kanserojen tesir gösterir. Ohio State Üniversitesi’nce yapılan ve neticeleri Cancer Research Dergisi’nde yer alan araştırmaya göre, siyah ahududu, yemek borusu kanserini önleyici tesir göstermiştir. Araştırmada farelere yemek borusu kanserini oluşturan NMBA maddesi enjekte edilmiş ve gruplara ayrılan farelere normal diyet ve normal diyetle beraber % 5-10 oranında siyah ahududu verilmiştir. NMBA enjekte edilmeden önce ve sonra normal diyetin % 5 ile % 10’u arasında siyah ahududu verilen farelerde, kanser tümörlerindeki sayının, % 39-49 arasında azaldığı tespit edilmiştir. Bunun yanında ellagic asit yaşlanmayı geciktirici etkiler de göstermektedir.[1]

Araştırmacı Dr. Shibu Poulose, ahududu, dut, böğürtlen, çilek gibi orman meyvelerinin beyin hücrelerinin onarılmasına da yardımcı olduğunu belirtmektedir. Beyinde “mikroglia” denilen koruyucu hücreler, parçalanmış hücreleri ve atık ürünleri ortadan kaldırmakla vazifelidir. Ancak yaşlanmayla birlikte bu hücreler vazifesini doğru şekilde yerine getiremezler. Dr. Poulose, orman meyvelerinin hücrelerin temizleme fonksiyonunu tamir ettiğini, oksidatif bozulmalara ve inflamasyona karşı koruyucu tesiri olan bu tür meyvelerin, beyin hücrelerini zinde tuttuğunu açıklamıştır. Siyah ahududu toplam ellagic asit oranı bakımından en yüksek içeriğe sahip olan meyvedir.[2]

Ahududu ve böğürtlenler, her 100 gramda 4-6 gram lif içermektedir. Bu oran, özellikle muz, armut ve elma gibi birçok meyve türünden daha yüksektir. Yüksek miktarda lif alımının kolon kanseri ve kalp hastalıklarına karşı koruyucu tesir yaptıkları tesbit edilmiştir.

Rabbimiz’in her nimeti, ölçülü kullanıldığında bir taraftan ağız tadı, damak zevki, doygunluk verirken, diğer taraftan da maddî-mânevî bir kısım dertlere şifa olmaktadır.

Ne mutlu bu nimetleri şuurlu tüketenlere!

 

[1] Kaynak: Hale Pekuzun: https://www.diyetkapimda.com/blog_detay/frambuaz-1539067683 [01.07.2021].

[2] Kaynak: Hale Pekuzun: https://www.diyetkapimda.com/blog_detay/frambuaz-1539067683 [01.07.2021].

PAYLAŞ:                

Nejla Bas

Nejla Bas

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle