14 Nisan Cumartesi günü Yenidoğan Hatice Hatun Kız Kur’an Kursu’nun Yabancıları yetiştiren yeni binasında “Kutlu Doğum Programı”na katıldım. Bir kez daha müslüman olmanın ve İslam kardeşliğinin güzelliğini duygu yoğunluğu içinde hissettim. Özellikle gönlümüzün efendisinin yüreğindeki hizmet heyecanını ve attığı tohumların zayi olmadan nasıl bereketli bir şekilde filizlendiğini hayranlıkla izledim.
Programa emeği geçen başta Zehra Küçükaşçı hocahanım ve bütün ekibini can-ı gönülden tebrik eder, nice güzel hizmetlerde bulunmalarını Şebnem Dergisi olarak temennî ederiz.
Afrika’dan Avrupa’ya, Azerbaycan’dan Japonya’ya, Gürcistan’dan Endonezya’ya kadar bütün kardeşlerimiz, Gönüllerindeki Peygamber aşkını ortak bir lisan ile şöyle paylaştılar:
“-Yâ Rasûlallah!.. Bugün Seni buraya dâvet ediyoruz. Teşrif edersin, biliyoruz; çünkü 16 milletten 16 muhacir, Seni hasretle çağırırken, Sen mutlaka icâbet edersin!.. Ümmetinin birlik olması en büyük duâlarından biriyken, bu birliği seyre gelmez misin?”
Daha sonra ülke ülke Müslüman kardeşlerimiz, gönlünden geçenleri Türkçe olarak seslendirdi:
Afrika/Mali: Bizler Afrika’dan geldik, Senin âb-ı hayâtına hasret kalmış çiçekler olarak huzurundayız. Kimimiz Mali’den, Gana’dan, Tanzanya’dan; kimimiz Burkina Faso’dan, Kamerun’dan, Güney Afrika’danız. Biz, aynı kıtanın mazlûm insanları iken, bizim bile aramıza sokmuşlar ayrılığı… Fakat burada Ensar ve Muhacir’in 21. yüzyıla düşen gölgesi olmayı umuyoruz.
Senegal: Sen’in Medine’de bizzat öğrettiğin kardeşliği öğreniyoruz bu kutlu yuvada... Birbirimizi daha önce tanımayan bizler, şimdi aynı sınıfları paylaşıyoruz; aynı sofraları, aynı mescidi, aynı sevgiyi, Senin sevgini paylaşıyoruz. Bütün gayretlerimiz, Rabbimiz’i, Rabbimiz’in kitabını ve Sen’i daha iyi tanımak için... Duâ buyur, ülkelerimize de taşıyalım bu kardeşlik şuurunu…
Gana: Yâ Rasûlallah… Anladık ki; hakiki kardeşlik, aynı dili konuşmakla değil, aynı duyguları paylaşmakla mümkünmüş. Zira burada gördük ki, sevinci ve hüznü paylaşan insanlar, aynı lisanı konuşamasa da gönülleri aynı sevdayla kenetlenmiş. Yürekleri bizler için çarpan, bizleri düşünen, derdimizle dertlenen nice kardeşlerimiz varmış. Ve öğrendik ki, bu kardeşlik Sen’in sünnetinmiş yâ Rasûlallah…
Burkina Faso: Bize kardeşlerimizi unutturdukları gibi, kendimizi de unutturmuşlar Yâ Habîballah… Habersiz kalmışız, istidatlarımızdan, yapabileceklerimizden, imkânlarımızdan… Burada kardeşliğin feyiz ve bereketiyle inkişaf ediyor varlığımız… Darısı, memleketlerimizde bizleri bekleyen kardeşlerimize…
Kamerun: Hurafelerden kurtulduk elhamdülillah, Sana yaklaşmamıza engel olan hurafelerden… Sen’in ismini yüceltmenin, Seni çok sevmenin, îmânımıza zarar vermeyeceğini, aksine kuvvetlendireceğini idrâk ettik burada... Hadîs-i şerîflerine korkmadan bakabildik ve okuduk sadra şifâ sözlerini… Meğer Sen’den ne kadar mahrum edilmişiz, Yâ Rasûlallah!
Tanzanya: Yâ Rasûlallah!.. Mekke’de dara düştüklerinde, Afrika’mıza, kardeş ülke Habeşistan’a göndermiştin ilk sahâbîlerini… Bizi o kadar yakın gördün kendine… Biz o kadar yakın idik Sana... Şimdi biz Sana geldik. Sana ilticâ ediyor, saâdet çağının güllerini açtıracak bir bahar bekliyoruz. Yağdır sağanak sağanak rahmet yağmurlarını üzerimize, sal gül kokunu kokuna hasret yüreklerimize…
Güney Afrika: Yâ Rasûlallah, burada Güney Afrika’nın yegâne temsilcisiyim. Umudum, sağanak yağmurun müjdesi olan bir yağmur damlası olmaktır inşâallah. Yâ Rasûlallah, himmet et ki, çoğalsın bu çatı altındaki sayımız ve bu çatı altında yetişen bizler, Afrika’da îmâna aç nice gönüller için sayısız çatılar kurabilelim.
Japonya: Uzaklardan geldim, Yâ Rasûlallah!.. İki Cihan Güneşi olan Sen’in nûrundan habersiz, güneşe secde etmekte olan bir millete mensubum. Rabbim’den niyazım; fıtratında dürüstlük, intizam ve itaat duygusunu taşıyan milletime, Sen’in hidâyet nûrunu ulaştırabilmeyi nasip etmesidir. Sana olan sevgimi her nefeste çoğaltmak, Senin sevgini, sana hayranlığımı insanlarıma da anlatmak istiyorum, Ya Habîballah!
İngiltere: Yâ Rasûlallah… Sen’in nûrundan habersiz ve neye hasret olduğunu bilmese de, deli dîvane Seni arayan bir ülkenin evlâdıyım. Rabbime şükürler olsun ki, bu kuluna Senin ümmetinden olabilme hazzını yaşattı. Dileğim, bütün dünyaya gönderdiğin ashâbın gibi olup ülkeme Senin mübârek nûrunu, yüce ahlâkını taşıyabilmek… Uhud’da ashâbından nicelerinin şehâdetine sebep olan Hâlidler, Sen’in rehberliğinle Allâh’ın kılıçlarından bir kılıç olmuştu. Duâm odur ki; asırlardır zulme âlet olan milletime de nasip olsun, Sana lâyık ümmet olmak.
Azerbaycan: Yâ Rasûlallah, ırklar farklı, renkler farklı, biçimler farklı, ama Senin sevginle atıyor kalbimiz... Sana takdîm ediyoruz âcizâne muhabbetlerimizi, kabul eyle ne olur!..
Türkiye: “Arab’ın, Arap olmayana, Arap olmayanın Arab’a üstünlüğü yoktur.” buyurdun, ikrar ettik. “Hak katında en üstününüz, en takvâlı olanınızdır.” âyetini bildirdin, tasdik ettik.
Yâ Rasûlallah… Sen’in ashâbının içinde de Habeşli Bilâl’lerin, Rûmî Suheyb’lerin, İranlı Selman’ların vardı. Bizler de Hollandalı Meryemler, İngiltereli Nuranlar, Japonyalı Asiyeler, Türkiyeli Fatmalarız… Bizi ümmetliğe kabul eyle, bizi kardeşliğe kabul eyle.
Bizi birbirimizle tanışalım, Sen’in yolunda yarışalım diye farklı farklı yaratan ve farklılıklarımızı zâtının âyetlerinden sayan Rabbimiz!
Biz bu hitâbımızla aslında Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’i övmüş olmadık, Habîbi’nin mübarek ismini anarak kendi hitâbımızı yücelttik, gönüllerimizi şenlendirdik, meclisimizi şereflendirdik. O’nun hürmetine, Sana el açıyoruz.
Bizleri takvâ yarışında önde gelenlerden eyle.
Bizleri O’na lâyık eyle.
Zâtını bizlerden râzı eyle.
Âmîn.
Fotoğraf Altı:
Programda, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez beyefendinin hanımı Hatice Görmez hanımefendi ve Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Hasan Kâmil Yılmaz Bey’in eşi Sabiha Yılmaz hanımefendi de hazır bulundular. Hatice Görmez Hanımefendi, yaptıkları kısa ve veciz konuşmada “İslâm kardeşliğinin yaşandığı bu güzel mekânların daha da artması ve kaliteli insanlar yetişmesi için hep beraber gayret edeceklerini” ifade ettiler.
YORUMLAR
-
İlk yorumu yapan siz olun!